Şehit İbrahim Çelik 'Ölümsüzler' Programıyla Anıldı

Ağustos 1987 yılında Mersin’de doğan İbrahim Çelik anne adı Kamer, baba adı Melikgazi’dir. Şehit Çelik, 2012 yılında Siirt’in Pervari ilçesinde takviye amacıyla Jandarma Özel Harekât timini taşıyan İl Jandarma Komutanlığına ait Sikorsky S-70 helikopterinin düşmesi sonucu şehit oldu.

Kayseri’nin Sarız ilçesine defnedilen İbrahim Çelik, şahadetinin yıl dönümünde anıldı. KayseRadar, hazırladığı ‘Ölümsüzler’ programının dördüncü bölümünde Şehit Çelik’in anne ve kardeşine konuk oldu.

Hazırlanan bu bölüm; Kayserimnet Youtube, Kayserimnet, Kayseradar, Radarkayseri Instagram, Radar Kayseri, Kayseri Radar Trafik Kaza Gündem Facebook hesaplarından paylaşıldı.

“Hap gözlüm derdi”

Oğlunun liseden sonra askere gittiğini, geldikten sonra uzman olarak tekrar askere gitmek istediğini aktaran anne Çelik, “Biz izin vermedik. Gidip her şeyini yapmış bizden izin istedi. Bizde izin verdik.” dedi. Oğlunun askerde kalmasını istemediğini fakat kaldığını, şehit olmasaydı Siirt’te beşinci yılını dolduracağını dile getiren anne Kamer Çelik, “Çok sevilen bir çocuktu ama demek ki Allah şehitlik vermiş ki seviliyormuş.” dedi. “O benim gönlümü hiç kırmazdı o kadar akıllıydı ki gözüme baksa şöyle benim ne demek isteyeceğimi anlardı.” şeklinde konuşan şehit annesi Kamer, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Hap gözlüm derdi bana şöyle küçücük bir göz boncuğu olsan da seni cebimde taşısam bu kadar kaygılanıyorum derdi. Arkasından kendisi de gitti. Şükür kötü bir yerde değildi. Güzel bir yerde inşallah” dedi.

“Sadece sese doğru koşmuşlar”

Şehit kardeşinin göreve gideceğinden haberlerinin olduğunu söyleyen Süleyman Çelik, “Sabah 6 buçuk 7 gibi kalktığımızda haberleri açtık Siirt Pervari Hasantepe mevkiinde 17 şehidimiz var diye alt yazı geçiyordu. Abimi aradım ulaşamadım. Yanındaki abime telefon açtım ‘bende ulaşamıyorum tabura gidiyorum’ dedi. Aradan 15 dakika geçti abimi tekrar aradım konuşamadım oradan bayağı bir şehit var diye sesler geliyordu.” ifadelerini kullandı.

Bu olaylardan 1 saat sonra askeriyeden evlerine ambulansla gelindiğini ve şehit haberi verildiğini anlatan Çelik, 2-3 gün sonra şehidi köyde defnettiklerini söyledi. 

Şehit kardeşi Çelik, aldıkları bilgilere göre şehit kardeşinin ve silah arkadaşlarının helikopterle takviye amacıyla giderken helikopter içinde 17 kişi olduğunu bunların 13’ünün Jandarma Özel Harekât rütbeli personeli, dördünün ise helikopter mürettebatı olduğunu dile getirdi. Helikopterin olumsuz hava şartları yüzünden kaza yaptığı içindeki askerlerin hepsinin şehit olduğu bilgisini aldıklarını anlatan Süleyman Çelik, “Hava puslu olduğu için yerdeki 2 tim ne olduğunu görmemiş sadece sese doğru koşmuşlar.” dedi. Kaza bölgesine giden askerlerden, şehitlerin her birinin helikopterden belli mesafe uzakta olduğunu, şehitleri bazı fiziksel özelliklerinden tanıdıklarını bilgisini aldıklarını söyleyen kardeş Çelik, kazadan sonra şehitleri Siirt Devlet Hastanesine getirdiklerini, Batman’da emniyet amiri olan amcasını oğlu ve o sırada kardeşini ziyarete giden abisinin şehidi teşhis ettiklerini, Diyarbakır’da tören yapılarak şehitlerin memleketlerine gönderildiğini anlattı.

‘Biz buradayız’

Rüyasında yağmurlu bir gecede şehit kardeşini mezarının yanında gördüğünü, orada ellerinde büyük bir bayrakla askerler durduğunu, bayrağı abisinin mezarına serdiklerini ve abisinin mezarının başında duran direğe kefeniyle birlikte çıktığını aktaran Süleyman Çelik rüyasının devamını şu sözlerle sürdürdü: “Bir şey mi oldu abi bir sıkıntı mı var diyorum ‘hiç seslenme’ gel diyor. Beni kollarıyla alıyor yukarıya kaldırıyor. Suriye-Irak sınırına götürüyor. Sınırda kaç kilometre bilmiyorum ama 1-2 metre gibi görünüyor o güzergâh. Yukarıda komple beyaz kefeniyle beraber şehitler var aralarda hiç boşluk yok. Altta emniyet ve askerler var mülteciler geçiyor. ‘Biz buradayız’ diyor. ‘Sakin korkmayın biz burada olduğumuz sürece bu vatan bölünmez’ diyor. O sınırdan tekrar mezarına gelirken bir saniye bile geçmiyor. Beni indirdi kendisi mezarına yattı. Bayrağı topladılar gittiler ama yağmur dehşet bir şekilde yağıyordu ondan sonra ‘korkma’ dedi ‘başka bir şey demiyorum ne yaparsan arkandayım.”