Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği Yönetimi, toplumda artan şiddet olaylarına ilişkin bir açıklama yaptı. KİGDER'den yapılan açıklamada İstanbul'da yabancı uyruklu bir öğrenci tarafından Okul Müdürü İbrahim Oktugan'ın  öldürülme olayını hatırlatıldı ve  "Geçen hafta Türkiye gündemi yıllarını mesleğine adamış bir öğretmenin yabancı uyruklu bir lise öğrencisi tarafından öldürülmesiyle sarsıldı. Bu sarsıntı oldukça ses getirdi. Pek çok meslek örgütü öğretmenlerin topyekün iş bırakma eylemine destek verdi. Çünkü bu olay ilk değil ve diğer meslek mensupları da bir süredir bu tür olayları yaşamakta. Sağlık personeline şiddet, memurlara şiddet, adliyede şiddet vb sıklıkla duyduğumuz ve ne yazık ki neredeyse kanıksadığımız olaylar haline geldi. Okullarda zorbalık yapan öğrenciler sadece akranları için değil görüldüğü gibi artık öğretmenleri içinde büyük tehdit oluşturuyor ve maalesef olaylar münferit denemeyecek kadar çok.. Okullarda zorbaların başını çektiği çeteleşmeler, yabancı uyruklu öğrencilere karşı kutuplaşmalar ve şiddeti artan davranışlar da gün geçtikçe artmakta. Yalnızca okullarda değil hayatın her yerinde şiddet karşımıza çıkıyor. Örneğin trafikte basit bir olay tartışmaya, tartışma sonucu da ölüme kadar gidebiliyor. Spor müsabakalarında sporculara, hakemlere karşı şiddetin derecesi ve sayısı her gün artıyor. Her gün bir kadın cinayeti üçüncü sayfa haberi olarak yerini alıyor. Sonuçları ile haberlere konu olan bu gibi durumlar basit şiddet olayları değildir ve tüm nedenleri ile ele alınmalıdır. Bu son üzücü olayda failin yabancı uyruklu olması kadar gün geçtikçe itibarsızlaştırılan mesleklerin durumu da başka tartışmaların konusu olacak kadar önemlidirler. Ancak şimdiki önceliğimiz toplumun her kesiminde yaşanan genel şiddet olgusudur." denildi.

ŞİDDET BULAŞICIDIR VE ÖĞRENİLİR

'Şiddetin bulaşıcı ve öğrenilir' olduğunun altını çizen KİGDER Yönetimi, ilk öğretmenin de anne ve baba olduğunu vurguladı. KİGDER tarafından yapılan açıklamada , "Şiddet bulaşıcıdır ve öğrenilir. Görgümüzün temeli olan aile ortamımız ve yakın çevremiz bu konudaki ilk tecrübelerin yaşandığı alanlardır. İlk öğretmenlerimiz anne babalarımızdır ve davranış temellerimiz onlardan öğrendiklerimizdir. Alışkanlıklarımız büyürken gördüklerimizle şekillenir. Saygıyı, sevgiyi, vicdanlı ve merhametli olmayı olduğu kadar zorbalığı, şiddeti de aile ve büyüdüğümüz yakın çevremizden deneyimleriz. Büyüme yolculuğumuzun devamı olan okullarda bir yandan öğrenmeye devam ederken bir yandan da öğrendiklerimizi sergileriz. Zorbanın çocuğu okulda çete kurup çevresine zorbalık yaparken, şiddetle büyüyen şiddet uygular." şeklinde ifadeler kullanıldı.

ŞİDDETE KARŞI EN BÜYÜK SİLAHIMIZ DA KADINLARDIR

Ailelerin hayat koşturmacasında çocuklarını  ihmal ettiğinin vurgulandığı açıklamada  çocukların da bu ortamda zorbalık ve şiddet içeren içeriklere rahat ulaştığı belirtildi. Açıklamada  "Ailelerin modern hayat koşturmacası ve geçim kargaşasında ihmal ettikleri çocuklar zorbalık ve şiddete oyunlarla, videolarla, filmlerle kontrolsüzce telefonlarından artık kolayca erişebiliyorlar. Bu konudaki denetim eksiklikleri gün geçtikçe daha büyük sorunlara da gebe. Madde kullanımı, bağımlılık gibi buzdağının görünmeyen kısımları çocuklarımız için büyüyen bir tehdit oluşturmakta. Aile içinde geleneksel rolü gereği çocukların bakımından büyük oranda sorumlu olan kadınlarımıza bu konularda büyük görevler düşüyor. Çünkü zincirin kırılma noktasını bilinçli kadınlar sağlayabilir. Kadın doğrusunu bilirse çocuklarına bunu doğru şekilde öğretebilir. Ulu önderimiz Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de dediği gibi “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir”. Şiddete karşı en büyük silahımız da kadınlardır. " denildi.

"Öncelikle kadınların en temel eğitim ve öğrenim görme hakları sağlanmalıdır" diyen KİGDER Yönetimi, şiddetin önüne nasıl geçilebileceğini de sıraladı. KİGDER'den yapılan açıklamada, " Aile kurma, çocuk sahibi olma gibi kritik kararlarda kadın gerçek anlamda söz sahibi olabilmelidir. Daha henüz kendisi çocuk yaştayken evlendirilmemeli, çocuk sahibi olmamalıdır. İstihdam alanlarında yeri ve ekonomik özgürlüğü hakkaniyetle verilmelidir. “Değerler bilinci” ile çocuklarını yetiştirirken şiddete başvurmamalı, kendisi bir şekilde şiddete uğrarsa da nasıl korunacağını, nasıl mücadele edeceğini bilmeli, kanunlar da onu korumaya muktedir olmalıdır.  Şiddete dair ceza ve yaptırımlar güçlü olmalı ve layığı ile uygulanmalıdır. Aksi takdirde caydırıcılığı olmayan kanunlar insanların adalet inancını sarsar ve bu da zorbaların kurbanı olarak en çok kadınları ve çocukları mağdur eder" ifadeleri kullanıldı.

KAYBEDECEK VAKTİMİZ YOK

Kigder Yönetimi, "Şiddet ile ilgili olaylar beni ilgilendirmiyor diyemeyiz. Zira şiddet gün geçtikçe artacak, “her gün birimizi bir gün hepimizi” etkileyebilecek; ağır ve geri dönüşü olmayan kötü sonuçlara yol açabilecek çok açık toplumsal bir sorundur. Şiddeti önlemenin hukuki yaptırımlar kadar etkin bir yolu da çocuklarımızda olumlu davranış değişiklikleri oluşturmak için kadınlarımızın sergileyecekleri tavırlar ve devrim niteliğindeki kararlı adımlarıdır. Bu adımları atmakta daha fazla gecikmemeliyiz. Kaybedecek vaktimiz yok. Durum çok ciddi" diyerek sözlerini bitirdi.