Ekonomide Son Durum

Bir ülkenin parasının değerini korumak ekonomiyi yönetenlerin asli görevidir.

Merkezi yönetimlerin gelecek nesillere övünçle bırakacağı en önemli miras düşük enflasyon oranıdır.

Ekonomi yönetimi tarafından bilimsel yöntemler yerine ideolojik tercihler ön plana çıkarılarak faiz indirimine gidileceği ifade edildiği dönemlerde döviz kuruna müdahale fayda sağlamaz. Üstelik de döviz rezervlerine olumsuz etki ederek azalmasına neden olur. Netice olarak döviz kurları yukarı yönlü hareket etmeye devam eder.

Ekonomide yapısal tedbirler göz ardı edilerek , üretim - tüketim dengesi bozulduğu zaman, faiz ve döviz kuru gibi iki önemli parametre olumsuz sinyaller vermeye başlar.

Kısa vadeli çözümler üreterek,  ithalatı körükleyen pansuman tedbirler ile gıda fiyatlarındaki artışın önüne geçmek mümkün değildir.

Tarımsal üretimin arttırılmasına yönelik alınacak radikal kararlar sayesinde dışa bağımlılığımız azalacaktır. Sonuçta gıda fiyatlarındaki fahiş artışın önüne geçilecek, ithalatımız düşecektir.

Ülke genelinde yatırımları arttırmak için öncelikle enflasyonu düşürücü tedbirleri hayata geçirmek gerekir. Enflasyonist ortamda politika faizini düşürmek, yatırımların artmasına beklenildiği ölçüde etki yaratmaz.

Merkez Bankasının yanlış ekonomi politikaları uygulaması döviz kurlarının ani ve hızlı artışına neden olmuştur.

Döviz kurlarının hedeflenen rakamın çok üzerinde bir noktaya geldiği anda, alınan kararlar neticesinde büyük mevduat sahiplerine  vade sonunda mevduat getirisi kur artışının altında kalması halinde hazine tarafından fark kadar getiri garantisi verilmesi döviz kurlarında yüzde 40'a varan düşüş sağlamıştır. Bunun yanı sıra döviz kuruna 1 milyar dolar ile müdahale edildiği belirtilmişse de kurların zirve yaptığı noktada kimlerin ve ne miktarda döviz satışı gerçekleştirmiş olduğu ve düştüğü noktada kimlerin tekrar döviz satın aldığı bilgisi halen açıklığa kavuşmamıştır.

Merkez Bankasının politika faizini düşürmesi, ne ticari kredilerin ne de bireysel (tüketici, taşıt, konut) faiz oranına etkisi bulunmamaktadır. Bu durum ticari bankalara fayda sağlamaktadır. Nitekim yüzde 14 faiz oranından borç para alan bankakar yüzde 23 faiz oranından hazineye tekrar borç vermektedir. Başka bir deyişle elin taşıyla elin kuşunu vurmaktan başka bir şey yapılmıyor.

Reel sektörde faaliyet gösteren firmaların kullanmış olduğu kredi faizleri piyasa koşullarına bağlı olarak belirlenmektedir Nitekim, bugün 4 özel banka konut kredisi faiz oranını yükselttiğini açıkladı.

Neticede politika faizini düşürmek, sadece bankaların tatlı kar elde etmesine yarıyor. Piyasaya etkisi olumsuz yönde ortaya çıkmaktadır.

Dövizin, hızla fahiş bir şekilde artıp, sonra hedeflenen noktanın üstünde bir yere gelmesine sevinip, halay çekerek dolar yakmak yerine o doları Türk Lirasına çevirip bir İktisada Giriş kitabı satın alıp, ekonominin temellerini öğrenmek ve anlamak daha iyi olur diye düşünüyorum.

Dolar kurunda yaşanan türbülans ile vatandaş ölümü gördü, sıtmaya razı oldu.

Ekonomiyi yönetenlerin, öncelikle dövize endeksli, geçiş garantili köprü ve otoyol anlaşmalarını, yolcu garantili havaalanı işletmelerini, hasta garantili şehir hastanesi sözleşmelerini ve buna benzer tüm anlaşmaları Türk Lirasına çevirip yeniden güncellemesi gerekir. Ekonomik savaş sadece vatandaşın sırtına yüklenip, görevi olmamalı. Topyekün ve her kesimin feragati ile mücadele edilmeli.

Bugüne kadar pandemi döneminde eve kapanmak zorunda kalan vatandaşa gereken yeterli maddi destek verilmedi. İçinde bulunduğumuz karakışta zorda kalan dar gelirli halka maddi ve ayni yardım yapılmadı. Ama iş zenginin parası olunca hazine garantili mevduat düzenlemesi yapılarak hızlı bir şekilde uygulamaya geçildi.

Ekonomide amacımız döviz kurunu düşürmek ise, öncelikle İktisat politikalarını doğru bir şekilde ve yerinde uygulamamız şarttır. Doğru uygulanan İktisadi politikaların neticesinde enflasyonu düşürerek kamu ve özel sektör tasarruflarını arttırıcı önlemler almalıyız. Tüm bunların sonucunda Merkez Bankasının güvenilirliği ve kredibilitesi artacaktır.