Ey CHP’liler!

Sizlerde mi Kayseri İl Başkanınız Ümit Özer gibi pasifize olup, büyük bedeller ödeyerek bir ülke kuran partinin neferleri, bileşenleri olduğunuzu unuttunuz?

Tabii ki gönülden çalışanları yürekten kutluyorum. Baştan söyleyeyim bütün serzenişim sahada olmayan, merkezdeki tek adayını yapa yalnız bırakanlaradır. Gönül birliğiyle çalışan ve gerçekten kazanacakmış gibi sokaktan kopmayanlar hiç alınmasınlar. Onların eline kimse su dökemez.

1973-80 yılları arasında Kayseri Belediye Başkanlığı ve 1989-94 yılları arasında Büyükşehir statüsüne erişen Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin ilk Başkanını çıkarmayı başarmış bir partinin ilk kez bir seçimde Büyükşehir Belediye Başkan Adayı çıkaramaması sizleri üzmüyor mu? Diyelim ki üzmüyor. Aksine sizleri mücadeleye itmiyor mu?

31 Mart yerel seçim sürecinde Kayseri Büyükşehir dahil 3 merkez ilçesinde adayınız yok! Yalnızca Melikgazi Belediye Başkanlığı için bir kadın cesaret gösterip elini taşın altına koymak için partinize katılıyor ve aday olarak açıklanıyor.

Cesaret gösteren birinin arkasından gidilmez mi? İktidara karşı tek başına sesini yükseltmeye çalışan ve iktidarın yanlış politikalarından doğan sorunları yaşamak zorunda kalan ama bundan bir haber yaşayan saf ve temiz duygulara sahip olduğundan kandırıldığını düşünemeyen halka projelerini anlatan bir insan yalnız bırakılır mı?  

Bir gazeteci olarak CHP Melikgazi Adayı Dr. Sema Karaoğlu ve diğer partilerin çalışmalarını gözlemleme şansım oldu. Diğer partilerin hepsi sağ tandanslı, CHP’nin ise sol tandanslı olması elimdeki anahtarın kilidiydi. Anahtar halk örgütlenmesi kilit ise bunu başaracak parti ya da adaydı.

CHP’nin tarihsel seyrine iyi hakim olduğum için halk örgütlenmesini en iyi yapacak partinin, merkez sağa inanmış toplumlarda dahi olsa sol bir partinin yani CHP’nin olduğuna hep inandım, her seçim öncesi umutlandım! Bu seçimde de umudumun adresi belli. Ancak burada önemli bir nokta var. Toprağa bir tohum atmak lazım ki ürünü almayı bekleme hakkımız olsun.

Birbirinize değil aynada önce bir kendi kendinize bakın. Sürekli aşağıladığınız, yerden yere vurduğunuz iktidarın değişmesi için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve merkezi yöneticilerin söylemleri dışında ne yaptınız? 

Sürekli parti içi (Avşar-Alevi) kısır çekişmeyle sokaktaki halkın sorunlarını çözmek için mücadele etmeniz gerektiğini aklınızdan çıkardınız! Tarihsel seyrinizin hemen her sayfası mücadeleyle doluyken ve bu mücadeleler çoğu zaman zaferle taçlanmışken, siz hala kendi bilinçaltınızda beslediğiniz ama hastalık olduğunu unutup tedavi edemediğiniz mikro milliyetçilik anlayışınıza teslim olduğunuzu nasıl göremezsiniz? Burası Ssoyla Demokrat bir Parti. Burada hiç bir insan dilinden, dininden, ırkından, cinsiyetinden, kimliğinden dolayı dışlanamaz, ötekileştirilemez. İnsana yanlış ve hatalı davranışlarından dolayı karşı çıkılır, fikir tartışmaları yaşanır. bunları anlatmak değil gayem. 

“Yoldaş” demenin ne demek olduğunu siz benden daha iyi bilirsiniz. Belki bana şu an bu yazıyı okurken kızıyor, hatta küfür ediyorsunuzdur. Diyelim ki İl Başkanı çalışmıyor, mücadele etmiyor, bilinç fakirliği yaşıyor ve bir lider olarak kendi kitlesini arkasından sürükleyemiyor! Peki, bu partinin bundan önceki İl Başkanlarına ne oldu? Sizler neredesiniz? Bakın bir kadın adayve iki elin parmak sayısını geçmeyecek gönüllüler ile kapı kapı dolaşıyor, İl Başkanı’nın göreve geldiğinden bu yana uğramadığı mahallelerde insanlara sarılıyor. Eski yöneticiler, siyasi tecrübesi olan CHP’liler, CHP’liyim demekten onur duyan ‘aristokrat’lar neredesiniz? Kulis halindesiniz değil mi? Kapalı kapılar ardında beyinlerinizi sürekli dinç tutmak için parti içi sorunlarla mücadele ediyorsunuz değil mi? Yoldaşınıza sahip çıkın. Onu yolda bırakıyorsunuz. 

CHP’liler Kaldırın başınızı ey gömdüğünüz kumdan. Düşünün, #martınsonubahar sloganıyla klavye solculuğu yapmayı da sokağa çıkın. Martın sonuna sayılı günler kalmış. Verin mücadelenizi geçmişte olduğu gibi ve karanlığa teslim etmeyin Melikgazi’yi. Toprağa ya tohum atın, ya da daha önceden attığınız tohumları gidip bir kontrol edin. ürün alma zamanınız belki de gelmiştir. 

Siz isterseniz başarırsınız. Çünkü siz halkın yaşadığı açlık, yoksulluk, pahalılık, işsizlik gibi sorunları vicdanlarınızda hissedenlersiniz. Birileri koltuklarından olma korkusuyla bin bir türlü insanlık dışı eylem başvuruyorsa; sizler halkın ve ülkenin geleceğini düşünerek halkı daha fazla kandırmalarına, sömürmelerine izin vermeyin. Bugün bir şey yapmazsanız yarın ağlamanızın bir önemi olmaz. Sesinizi kimse duymaz. Titreyin ve bu halka bir şey anlatılmaz demeyin, çıkın sokağa ve halkın gündelik hayatta yaşadığı sorunları dinleyip, derman olmak için çözüm üretin. Çözümünüz Millet İttifakı.