Kayseri, Sorunlar ve Siyasiler...

Kentin genel olarak üzerine yapışmış olan 'Huzur Şehri' algısı, maalesef yalnızca sokaklarda oluşan suç bataklarından değil, siyasi, bürokrasi, hukuk, spor ve sivil toplum örgütü alanlarında da yok edildi. Hemen her alanda büyük sorunların oluşmasına karşı sessizliğini koruyan başta gazeteciler olmak üzere muhalefet partilerinin gözlerinin kör olması da 'Huzur Şehri'ni eritti.

Hangi konudan başlamak gerek anlatmaya? Tabii ki siyaset üzerinden başlamak gerekir. Zira konuların tamamı yeniden siyasi cephede birbirine bağlanacaktır.

P plaka ihalesinin yapılacağı bilgisini alan servisçiler önceki gün Kayseri Büyükşehir Belediyesine giderek hak arama taleplerini sesli olarak haykırdılar. Başkan'ın esnafın karşısına çıkmayıp Genel sekreteri yönlendirmiş olması durumu kurtarmak yerine bugünkü gazetelerin manşetlerinde eksik de olsa yer almasına neden oldu. Sorun çözüldü mü? Tabii ki hayır.

Kocasinan Belediyesinde Cumhur İttifakından meclis üyeliği yapan Ekrem Şahin'in sahte tapu ile inşaat ruhsatı alarak 10 katlı bir binayı inşa etmesi büyük şaşkınlık yarattı. Zira, o isim hala meclis toplantılarına katılmaya devam ediyor!

Talas Belediyesi'nin Ali Dağına sit alanı olmasına rağmen nasıl inşaat ruhsatı verdiğini bir gazeteci yazmış, ancak eksik bırakarak bu konudan 90 derece çark etmiştir. Belki biraz daha üzerine gidilse altından çıkacak olan pisliğin içindeki kurtların istilasından korkmuştur!

Kayseri'nin en önemli damak tatlarından olan Pastırma ve Sucuğa hile karıştıran firmaları Bakanlık ifşa ettiği halde, o firmaların hala faaliyetlerine devam ediyor olması maalesef kimsenin umurunda olmuyor!

Kayseri Organize Sanayi Bölgesinde 6 aydır çalışma içerisinde olan ve önceki gün çalışmalarını tamamlayan müfettişlerin orada ne aradığını, başka kurumlarda da benzer yöntemlerin uygulanmasına dair kimsenin gıgı çıkmıyor!

Kayseri'nin ismi AKP'li eski bir Milletvekili tarafından "Türkiye'nin Pensilvanyası" olarak anılmaya başladığından beri iktidar partisinden biri de çıkıp, "Bu ne demek oluyor" diye bir tepki göstermiyor! ama muhalefet partisi sanki kendisine söylenmiş gibi peş peşe açıklamalar yapıyor!

"Kayserispor'un borcu var. Beni yalnız bırakmayın" diye haykıran ve "Bir daha aday olmayacağım" dedikten sonra yeniden aday olup, kazandıktan 4 ay sonra istifa ederek çekip giden Erol Bedir'in helalleşmek istemesine, "Önce hesaplaşalım sonra helalleşiriz" diyen MHP'li Baki Ersoy'dan başka tepki gösteren yok!

Kayseri Kalesi yaklaşık 6 yıl sonra açılınca Kayserililer koşa koşa kale içine gidip gezmek istedi. Ne aradığını bilmeyenler bir şey de bulamadan çekip gittiler! 40 Milyon lira gibi bir rakamın harcandığı kale içinde sanatçıların atıl biçimde en arkaya itilmesi, siyasetin karşısında insanları en çok etkileyen etkenlerden biri olan sanatçılarında umurumda olmadan, önüne konulanı kabul etmiş olmaları bireysel kaygıların toplumsal kaygılardan önemli olduğuna işaretti!

Bürokratik alanda neredeyse bütün kurumlarda sorun varken yetkililerin gıkının çıkmıyor olması fırtına öncesi sessizliği çağrıştırsa da yalın kalacağından şüphemiz yok. Zira eğitim alanında şehrin puanı her geçen gün düşerken, sağlık alanındaki skandallar ayyuka çıkmış durumda! SGK İl müdürlüğüne yapılan "Sigortasız çalışma" şikayetlerinin içeriden bağlantılarla durdurulup, gereğinin yapılmadığı iddiaları gündemden hiç düşmüyor! eski adıyla Ispıdın, yeni adıyla Bağpınar bölgesindeki insanların maskeyle neden gezdiklerini soran yok! Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, "Numune aldık inceleme yapıyoruz" demesinin üzerinden aylar geçmesine rağmen tek bir açıklama yapmadı!

Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü korumasında olan 13 yaşındaki bir kız çocuğunun Sarıoğlan'da başına gelenleri duyunca ne hissettiğimi sormanıza gerek yok!

Kadın cinayetlerinin bir ay içerisinde tartışılmaz sayıya erişmiş olması, cezaevlerinin suçlularla dolu olması...

İşkur önlerinde sıra bekleyen on binlerce insanın işsiz olduğu şehirdeki "İşsizlik yok, iş beğenmezlik var" algısı toplumsal ruha iyilik perisi gibi serpiştirildi!

Halk, hemen gen gün alım gücüne yenik düşerken, piyasalar bir önceki ayın enflasyon rakamları karşısında ezilirken, yoksulluk derinleşirken, pahalılık artarken, ekmeğin yanına yemek saatlerinde bir çorbadan başka bir şey koyamayan dar gelirlinin halini kim görecek?

Bu ve benzeri birçok sorun, birçok alanda etkiliyken kendini halka adadığını iddia muhalefet partileri neden sessiz kalır, sessiz kalmadıkları konularda ise neden bir bürokrat gibi masa başında yaptıkları yazılı açıklamaları basınla paylaşmak zorunda kalır?

Sorunlarla boğuşan halkın yanında olması gereken siyasilerin (sağcısı, solcusu) maalesef yanında olmadığı gibi uzağında duruyor olmaları anlaşılır gibi değil. tek sermayesi seçmen yani insan olan siyasiler nasıl bir sorun için hangi insanın yanında yer alacak? Kentin hemen her alanında sorun varken harekete geçmek için daha neyi bekliyorsunuz?