şişli escort -
escorts
مواقع مراهنات ギャンブル مواقع مراهنات مواقع مراهنات çocuk bornozu çocuk bornozu مواقع مراهنات смотреть порно онлайн ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル المواقع المثيرة deneme pornosu çeken siteler
Bugun...

Atatürk ve Bugün

 Tarih: 11-11-2018 12:35:00
Tolga YILMAZ

10 Kasım Anma gününde bir kez daha anlaşıldı ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucsu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e duyulan heyecan ve sevgi giderek zirveye tırmanıyor. Tabi bir o kadar da saltanatı ve hilafeti bitirdiğine inanan insanların da diğer bir zirve tırmanışında yarışta olduklarını gösteren bayraklar açtıklarını görüyoruz. İyi ama neden iki ayrı kutup var bunu anlamak güç geliyor.

 

Türkiye Cumhuriyeti Türkiye’nin yeni adı olabilir ama Türklerin dünyada varlıklarını kanıtlayan ilk devlettinden (Mete Han öncülüğünde kurulan Büyük Hun İmparatorluğu) sonraki ülkedir. İsimlerin kimin için ne ömeni var bilemem ama benim için önemli olanın türklerin tarih üzerindeki etkisinin barbarlıkla ve geri kalmışlıkla anılmasının önündeki engel olan Türk siyasetçilerin kendilerini ve düşüncelerini insani ve vicdani yönde değiştirerek uluslararası ve ulusal yönde alacakları karlarların dünya toplumlarına ve devletlerine gıptayla baktırmasıdır.

 

Zira bugün bunun görülemiyor olması aslında 1938 yılında hayatını kaybeden Gazi Müstufa Kemal Atatürk’ün daha iy anlaşılıyor ve bugün aranan aydınlanma, medeniyet ve çağdaşlaşma arzusunun giderek daha üyük hissedilmesidir.

 

Mevcut iktidar ülkenin kurucusu Atatürk’ün ilke ve inkılapları dışında politik gelişme seyderek bir önceki yönetim şeklimiz olan Osmanlı İmparatorluğu özlemini mi, yoksa batılıların Türkiye üzerindeki isteklerinin yerine getirilmesinin mi yolunun kolaylaştırmaktadır(!) buna derinden bakmamız gerekir. Bugün iktidarın aldığı politik kararlar kimlerin işine gelmektedir kısaca bir göz atalım.

 

Türkiye tarım, hayvancılık ve turizm dışında birçok alanda dışa bağımlı bir ülke. Petrol, elektirk, doğalgaz, sanayi vs. Türkiye’nin ihtiyacı olanlar yani dışa bağımlılğın sorunu ne bugünün ne de yarın sorunu değil, dününde ciddi bir sorunuydu. Atatürk ülkede saltanı bitirip 1923’de Türkiye Cum’uriyeti'nin kurulmasıyla birlikte yalnızca düşüncelerde aydınlanma değil, ülkede topyekün bir aydınlanma dönemi başlattı ve bunun en önemli sac ayağının sanayileşme olduğunu anladı. Ülkede uçak fabrikaları başta olmak üzere birçok fabrikaın temellerini attı.

 

Almanlarla yapılan anlaşmada ülkenin dört şehrinde Kayseri’de dahil uçak üretilmeye başlandı.  Böylelikle tarım ve hayvancılıkla birlikte sanayi potansiyeli artıyor ve turizm gelişiyordu. Yurttaşlarımız kurulan Köy Enstitülerinde aldıkları eğitimlerle bilinçli tarım, müzik, dans, şiir vs gibi sanat dallarıyla tanışarak mezun oldukları okuldan öğretmen olarak köy çocuklarını eğitiyorlardı. Topyekun aydınlanma çok hızlı ileriyordu. Tabii 10 Kasım 1938 sonrası Türkiye’nin footğrafı daha da aydınlık olması gerekirken bir anda gri, giderek de flulaşmaya başlamıştı.

 

İkinci dünya savaşı sonrası Sovyetler Birilği Lideri Josef Stalin Kars, Ardahan, Iğdır’ı istediği gibi boğazların geçişinden ücretsiz yararlanmak istiyordu. Ne ekonomik, ne de askeri gücü Stalin karşısında güçlü olmayan ülkenin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü çaresiz düşüncelerini sürdürürken emperyalis ABD’nin Başkanı Truman’ın doktirini hayata geçmeye başladı. Çaresiz kalan İnönü Truman’dan Stalin’e karşı kendisini koruması isterken aslında elindeki değerlerin değersizleştirilerek yitirildiğini görmüyordu. Truman, komünist model olarak gördüğü Köy Enstitülerinin kapanmasını istedi. İnönü koşullu anlaşmaya onay verdi ve ABD’nin Marshall yardımıyla birlikte Atatür’ün emperyalistlerle mücadele etmek ve kendi ekonnomisiyle birlikte dışa bağımlı olmadan ayakta kalan bir ülke var etme arzusuyla kurduğu kaleler yıkılıyordu! ABD, ikinci dünya savaşından sonra envanterinde bulunan ama işine yaramayan uçakları Türkiye’ye vereceğini belirterek, lkedeki uçak fabriklarının kapatıymasını istedi. Meclis kararıyla birlikte Adnan Menderes fabrikaları kapattı. Meclis kararı olmadan Güney Kore’ye asker yollayan Adnan Menderes, ülkenin 1952’de NATO’ya dahil girmesini sağladı. Artık emperyalistlerin emrindeydik!

 

Bugünleri düşündükçe, o günlerin temellerinin atıldığı uçak fabrikalarından sonra bugün uzaya araç gönderen bir ülke ve uzay araçlarının mucidi Elon Musk değil, Ahmet, Mehmet olmalıydı diye düşünmeden geçemiyorum. 1960 ihtilali döneminde yapılan Devrim Arabalarını hatırlayınca 2023 de henüz piyasaya sürüleceğine inanmak zorunda kaldığımız yerli otomobil heyecanının yeni olmadığını hatırlamakta yarar var. O dönem, “Sen düşünme ben düşünürüm, sen üretme ben üretirim” diyen ABD’nin emrine girmek Menderes’in ülkeye getirebileceği en büyük yenilik olarak görülebilir ama bugüne baktığımızda, ‘Menderes’in devamıyım” diyen ve ABD’nin emrinden ayrılmayan (Rahip Bronson’un serbest kalışı bile tek başına bir örnektir) siyasal iktidar olduğunu gözlemliyoruz. Yani bir tarafta tam bsağımslıktan yana olan ve emperyalistlerle svaşarak ülkeyi onlara yedirmeyen ve onların kan emici vampirler olduğunu tüm dünyaya haykıran bir lider ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, bir yanda ise tam bağımsızlık şiarını kendinden öncekilerin kaptırdığı ülkeyle kol kola gezen ve buyruklarına harfiyen uyan, “Büyük Orta Doğu Projesinin Eş Başkanınıyım” diye haykıran, kazanılmış mevzinin yani Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

 

Atatürk sevgisi yeni değil ama mevcut iktidar ilke ve inkılaplara bağlılığın dışına çıkıp, saltanat ve hilafet çağrıı yaparken bunlara olan bağlılıklarından taviz verince insanlar ülkenin kurucusu Atatürk’ün değerini daha bir anlamaya başladı. Aslında Erdoğan kendini anlatırken insanlara Atatürk sevgisi ve o büyük heyecanı aşılıyor.

 

 

 

 

  Bu yazı 11309 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI