Kadınlar ve Cesaret

Ne istiyor olabilirler? Tabii ki birey olmak. İnsan olduklarını bütün ataerkil düzene haykırmak istiyorlar. İşte o yüzden kadınlar 8 Mart’ta bütün cesaretlerini toplayıp tüm dünya ülkelerinde sokaklara çıkıp, alanlarda taleplerini haykırdılar.

8 Mart’ın önemini anlatacak değilim. Bilenler zaten biliyor, bilmeyenlerde biraz merak etsin ve araştırıp öğrensin. Çok yazan çizen oldu bu konuyla ilgili.

Muhalefetin yalnızca merkezi düzeyde kurduğu kürsüde siyasal iktidarın geliştirdiği politikalara karşı çıkışının yetersiz olduğu bir dönemden geçiyoruz. Korku duvarını aşamayan muhalefet maalesef siyasal iktidarın geliştirdiği iç ve dış politikalardan yalnızca bir kaçını dikkat alıp sosyal alandan tamamen kendini soyutlamıştır. Korkuya teslim olan muhalefet sözde kadınların yanında yer aldığına dönük sözler üretse de gerçeğin tersine yol kat etmeye devam etmektedir.

Kadınlar, artık siyasal iktidardan kendilerine dönük insani gelişme olmayacağından emin olduktan sonra son 10 yıldır medet umdukları muhalefetten de bir şey olmayacağını nihayet anladılar. Mücadelede muhalefette yer alan kadınlar tarafından da sahiplenilmediklerini ve yapayalnız olduklarını anladılar. Bu yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın neredeyse bütününde aynı.

Türkiye’de kadınlar 8 Mart günü alanlara eşit yurttaş hakları, barış içinde kardeşçe yaşam özleminin giderilmesi için çıktılar. Dünyanın dört bir yanındaki kadınlarda kendi ülkelerindeki iktidarların kadınların yaşam haklarını daraltan politikalarına karşı duruş için alanlara çıktılar.

Cesaretlerini üzerine toplayan kadınlar, “Kendi işimizi kendimiz hallederiz” diyerek egemen güçlere karşı duruşlarını net şekilde ifade ettiler. Gerek sözlü, gerek taşıdıkları pankart ve dövizlerle “Bizim olmadığımız bir dünya mümkün değildir” dediler.

Peki, kadınların net ifadeleriyle bu dünyada var olduklarını iktidarı görmediyse muhalefet görebildi mi? Kesinlikle hayır. Ama kadınları inkar etmek muhalefettekilerin analarını, eşlerini, bacılarını, kız çocuklarını da inkar etmeleri anlamını taşır. İktidarın elinde tuttuğu siyasal İslam argümanı her ne kadar kadını ikinci plana taşısa da muhalefetin siyasal islama karşı geliştirdiği laikliğinde kadınları ikinci plana atışını üzülerek yıllardır izlemek zorunda kaldık. Ancak inatçı ve kararlı kadınlar hem iktidarın, hem de muhalefetin elleri ve dillerindeki argümanları eritmeyi başardılar.

Korku duvarını yaratan iktidara, korku duvarını yıkamayan muhalefete, alanlarda var olduklarını ortaya koyarak korku duvarını aşmayı başaran kadınlara bin selam olsun. Kadınlar, iktidara ve muhalefete kazanılmış haklarının ellerinden alınmasına göz yummayacaklarını unutmamalarını hatırlatırım.