şişli escort -
escorts
مواقع مراهنات ギャンブル مواقع مراهنات مواقع مراهنات çocuk bornozu çocuk bornozu مواقع مراهنات смотреть порно онлайн ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル المواقع المثيرة deneme pornosu çeken siteler
Bugun...

Meral Akşener: Ceplerine İndirip Götürdüler

Grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, Türk Telekom'un Varlık Fonu'na devri için "Lübnanlı Hariri'ye özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor tezahüratları eşliğinde 6.5 milyar dolara sattılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı Hariri yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler, edemediler. Türk Telekom'un karını ceplerine indirip götürdüler, 'Sen ne yapıyorsun' diyemediler" dedi.
facebook-paylas
 Tarih: 16-03-2022 12:20:01  -   Güncelleme: 16-03-2022 12:33:01

Meral Akşener: Ceplerine İndirip Götürdüler

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulundu. 

Çanakkale Zaferi'nin 107'nci yıldönümü hakkında konuşan Akşener, "2 gün sonra, 18 Mart muhteşem tarihimizin destansı durağı olan Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü. Kurtuluş Savaşımızın tohumları Çanakkale'de ekilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Türk milletine Çanakkale armağan etmiştir. Cumhuriyetimize giden yolda döşenen ilk taştır. Çanakkale cesaretin ta kendisidir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını rahmet ve şükranla anıyorum" dedi.

"Ekonomimiz can çekiyor" diyen Akşener, "Yeni ekonomi modeli neydi, faizi düşür, ihracatı artır, cari fazla oluştur. Milletimize kurtuluş reçetesi olarak pazarlanan bu reçetenin üzerinden 6 ay geçti. Bir tek Merkez Bankası faizleri düştü, diğer faizler göklere çıktı. İhracatımız arttı ama ithalatımız daha fazla arttığı için bu hiçbir işe yaramadı. Cari fazla verip enflasyonu düşürdük mü, son 4 yılın en yüksek cari açığını verdik, enflasyon da düşmedi. ÜFE yüzde 100'ün üzerinde, TÜFE yüzde 50'nin üzerinde. Ekonomik büyümeye ne oldu, yavaşlama sinyalleri veriyor. Ezcümle, bay kriz ve arkadaşlarının bu formülü sonrası iyiye giden tek gösterge yok. Ekonomik modeller geliyor geçiyor ama ikna siyaseti tam gaz sürüyor" dedi.

 

Akşener'in konuşmasındaki satırbaşları şöyle:

"ATATÜRK'LE OLAN SORUNLARINI ÇÖZEMEDİLER"

 "Aziz milletim, AK Parti iktidarının akıl ve bilimden uzak, cumhuriyet değerlerimizle de sorunu olan yönetim anlayışı, hele Atatürk'le olan sorunlarını da bir türlü çözemediler. İyice hastalıklı bir hal aldı. Machiavelli'i gururlandıracak ya da yattığı yerden ters döndürecek, 'Ulan bunlar benim aklıma neden gelmedi' dedirtecek türden bir bakış açısına sahip AK Parti kadrolarının elinde ekonomimiz can çekişiyor.

Bay krizin nobellik teorisini model alan bu model hem Nas ile hem de ittifakın minik minik ortağının hayallerini süsleyen Çin görünümlü Bangladeş modeliyle de uyumluydu. Peki noldu? Bu modele geçiş üzerinden 6 ay geçti. Faizler düşmedi. Bir tek Merkez Bankası faizi düştü. Faiz lobileri bayram etti. Türk lirası değersiz hale gelince ihracatımız arttı ama ithalatımız daha da fazla arttığı için bu hiçbir işe yaramadı. Daha az miktarda malı daha fazla para ödeyerek ithal ettik.

Bırakın cari fazlayı, en fazla açığı verdik. Enflasyon düşmedi. AK Parti'nin iktidarı devraldığı dönemin enflasyonundan daha yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Üretici fiyat enflasyonu yüzde 100'ün üzerinde, tüketici ise yüzde 50'nin üzerinde. Ekonomik büyüme ise yavaşlama sinyalleri veriyor.

Milletimiz böyle ibretlik bir tabloyla karşı karşıyayken bu arkadaşlar hala bizleri ısrarla her geçen gün ağırlaşan sorunlarımızın aslında var olmadığına ikna etmekle uğraşıyorlar. Yani ekonomik modeller geliyor geçiyor ama ikna siyaseti tam gaz sürüyor.

 

"ERDOĞAN'IN FANTASTİK DÜNYASI HER ŞEY BU SİSTEMLE İŞLİYOR"

Bay kriz çıktı 'Bizim ayçiçek, zeytinyağı gibi sorunlarımız yok' dedi. Kendisine göre ülkemizde evine ekmek götüremeyen de yok. Akaryakıt, ekmek kuyruğu da yok. İşsizlik, yoksulluk da yok. Milletçe Şirinler Köyü'nde yaşıyoruz. Milletçe toplanmışız kafamızdan sorun uyduruyoruz. Her şey güllük gülistanlık olmasına rağmen biz tembeliz ya iş beğenmiyoruz. Herkes çok mutlu ama onu gıcık ve uyuz etmek için milletçe mutsuzmuş gibi yapıyoruz. Erdoğan'ın fantastik dünyasında her şey bu sistemle işliyor.

 

"CEPLERİNE İNDİRİP GÖTÜRDÜLER"

90'lı yılların ortasında 25-30 milyar dolar arasında değer biçilen Türk Telekom'un yüzde 55'ini ailece muhabbet kurdukları -onlarla da tatil yapmışlar mıydı ben hatırlamıyorum. En son bildiğim 'kardeşim esadla' bir tatil yapılmıştı sonra 'katil esed' olmuştu. Demek ki bunlar hala dostluğu devam ettiriyor- Lübnanlı Hariri'ye özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor tezahüratları eşliğinde 6.5 milyar dolara sattılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı Hariri yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler, edemediler. Türk Telekom'un karını ceplerine indirip götürdüler, 'Sen ne yapıyorsun' diyemediler.

Soygun bitmedi. Sözleşme 2026 yılında sona ereceği için hisseler 2026 yılında zaten ücretsiz olarak devlete geçecekti. Onlar ne yaptı? 2026'yı beklemediler, Varlık Fonu'na 1 milyar 650 milyon dolara çaktılar. Yani milletin kesesinde 24.5 milyonu daha zarar hanesine yazdılar.

26 aydır il il geziyorum. Arkadaşlarımla beraber milletimizin dertlerini dinliyorum. Hem esnafımızla hem vatandaşlarımızla konuşuyorum.

 

"BATSIN BU DÜNYA DİYORUM"

Bir kesim var ki onların sesi yeterince duyulmadı, duyurulmadı. Onlar ev kadınları. Ev ekonomisinin temel direği olan ev kadınları. İktidar tarafından çantada keklik görünen ve o nedenle AK Parti'nin umursamazlığından en fazla muzdarip olan ev kadınları. Ev kadınlarından öyle şeyler dinliyor, öyle şeylere şahit oluyorum ki bir süre sonra kalbim ağrıyor. Rahmetli Müslüm Baba gibi 'Batsın bu dünya' diyorum.

Mesela eşini koronavirüsten kaybetmiş, yarım gün tekstil atölyesine giderek günde 50 lirayla geçinmeye çalışan kardeşim, hatta bir kız çocuğu bu. 'Görüp de canları bir şey ister diye çocukları markete götüremiyorum' diyor. 'Gücümüz yetip bir tavuk alamıyoruz, fırın, ütü yakamıyorum' diyor.

Malulen emekli bir ablam, 'Akşama sadece makarna yaptım başka bir şey pişiremedim' diyor. Bu torunlarına bakan bir ablamız. 'Meral hanım bana bir iş bulur musun?' diyor.

'Hayalin ne?' dedim. Ev kirasını ödeyebilmeyi söyledi. Gencecik bir kadından bahsediyorum. Böyle bir rezalet olabilir mi?

İşte size evlerin içinde yaşanan AK Parti gerçekleri... Sabahtan akşama kadar anlatılan büyüme masalları bu gerçekleri değiştirmiyor. Hiç merak etmeyin onlar istedikleri kadar inkar etsinler. Biz bu gerçekleri anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Emeklinin geçim sıkıntısına, gençlerin umutsuzluğuna nasıl çözümler sunduysak ev kadınlarının sıkıntılarına da çözüm sunacağız.

 

'ATATÜRK'LE SULTAN ABDULHAMİT HAN'I KARŞI KARŞIYA GETİRDİLER'

Hani 'İki ayyaş' diye hakaret ettikleri bu ülkenin kurucu lideri Atatürk ve yakın arkadaşı İnönü var ya... Cumhuriyet yeni kurulmuş. Fabrikalar yapmaya çalışıyorlar. Fakirliği ortadan kaldırmaya gayret ediyorlar ama elbette savaştan çıkmış bir ülkede yokluk var. O devrin bakanlarının çocuklarına amerikan bezi verilirmiş. İnönü'nün ailesine de tabii veriliyor, hepsine veriliyor. Bakanların eşlerinin bir kısmı amerikan bezi denilen kumaşı boyamakta bir kısmı da dikmekte usta. Bu ne biliyor musunuz? Yokluğu paylaşmak, yoklukta birlikte olmak. Vatandaşımda ne eksikse ben de fazla olamaz demek.

Okullarda parlak, zeki çocukların Gazi'nin maaşından ayırdığı parayla okutulduğunu biliyor musunuz? Buna karşı 5,10,15 maaşlar... Sarayda sefa sürenler... 18 yaşında oğlunu uyuşturucu bulaşmasın diye gayret eden kadınlar... Günahtır günah. Kul hakkıdır, haramdır haram.

Canları ne istiyorsa söylediler hoş gördük. Atatürk'le Sultan Abdulhamit Han'ı karşı karşıya getirdiler. Her ikisi de bu ülkenin modernleşmesi için en önemli kurumları açmış iki kişi. Yaptığınız o iğrenç dizilerle Abdulhamit Han'ı ne hale düşürdünüz. Tarih bilgisinden yoksun tipler. Her birinize 100 sayfa tarih, Türkçe, coğrafya okumanızı öneriyorum. Felsefeyi mantığı söyleyemem akılları yetmez.

14 Mart'ta aslında söke söke aldığımız bağımsızlığımızı kutladık. Şanlı mücadeleyi kutladık. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'den yükselen cesareti kutladık. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane kuran Abdulhamit Han.

 

"BÜTÜN MESELE TIBBİYELİ HİKMET BORAN'DIR"

1919 yılında, İstanbul’un işgal altında olduğu günlerde; İngilizler, dönemin Tıp Fakültesi olan, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasına, el koymuştu. Tıbbiye öğrencileri, bu duruma sessiz kalmamak için, aralarından Hikmet Boran’ı önder seçerek, işgali, protesto etmeye karar verdiler. Bunun için de, dev bir Türk bayrağı hazırladılar. 14 Mart sabahında, İngiliz nöbetçileri atlatıp, Tıbbiye binasının kuleleri arasından, al bayrağımızı dalgalandırdılar. İşte, Tıbbiyeli Hikmet’in etrafında birleşen o gençler; Karanlık işgal günlerimize, umut oldular… Bağımsızlık hikâyemize, nefes oldular… Şanlı mücadelemize, “bayram” oldular… Amaaa, hikâye burada bitmedi. Biliyorsunuz 1919 yılı, aynı zamanda; Atatürk’ümüzün, milletimizi kurtuluşa hazırladığı yıldı. Samsun’dan başlattığı o kutlu yürüyüşte, Sivas’a geldiğinde; Tıbbiyelilerin temsilcisi olarak seçilen, Henüz 19 yaşındaki Hikmet Boran da oradaydı…


  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER SİYASET Haberleri
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  HABER ARŞİVİ
  HAVA DURUMU
  NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
  HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI