Tweet |
Sözcü Ünal, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Değerli Basın Emekçileri, İktidarın sunmuş olduğu ücret artışı Teklifi Yoksulluk Teklifidir!
Sizler de takip ediyorsunuz. 3.5 milyon kamu emekçisinin 2 milyon emeklinin yaşamını
doğrudan etkileyen toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor. 2 Ağustos tarihinde başlayan “toplu
sözleşme” görüşmelerinde dün Kamu İşveren Heyeti teklifi açıklanmıştır.
Hemen başta ifade edelim ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından paylaşılan söz
konusu teklif aileleri de kattığımızda 20 milyonu aşkın geniş bir kitleyi hayal kırıklığına
uğratmıştır.
Kamu İşçileri açısından da Yoksullaşma Çözülememiştir!
Çalışma Bakanı konuşmasının başlarında imzalanan kamu işçisi Toplu İş Sözleşmesinin 2021 ve 2022 yıllarını kapsadığını ifade ederek "Ancak bugün memur ve memur
emeklileri için sunacağımız teklif 2022-2023 yıllarını kapsıyor" demiştir. Böylece daha baştan
“kamu işçisi TİS' ini emsal almayın. En düşük işçi ücretine 500 TL artış, 2021 yılı için altışar aylık dilimler halinde %12 +%5 ve enflasyon farkı gibi bir teklif beklemeyin” sinyali verilmiştir.
Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından açıklanan teklife göre;
kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarında 2022 yılı için altışar aylık dilimler
halinde %5 +%6, 2023 yılı için ise %6 +%6 artış önerilmiştir. Büyük bir lütufmuş gibi,
altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın
maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir.
Teklif açıklanırken her zaman olduğu gibi "Büyüyen Türkiye'de işçiyi, memuru enflasyona
ezdirmedik, ezdiremeyeceğiz. Hedeflenen enflasyon, büyüme rakamlarına ulaşacağız" nakaratı
tekrar edilmiştir.
Büyümeden sermayeye değil
Emekçiye kaynak istiyoruz!
Vaatlere Karnımız TOK!. İcraat İstiyoruz
Öte yandan Çalışma Bakanı’nın konuşmasında maaş artışı dışında sadece 3600 ek gösterge ve
sözleşmeli istihdam, konularına sadece bir kaç cümle ile değinilmiştir. "3600 meselesinin bu
sözleşme sürecinin içerisinde çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz", "Sözleşmeli personelin
haklarının yeniden düzenlenmesi, kamu personelinin haklarına sahip olması konusunda da benzer
bir yaklaşıma sahibiz" gibi ucu açık, içeriği net olmayan, vaat niteliğinde cümleler kurulmuştur.
Değerli Basın Emekçileri,
Gerçek Enflasyon Rakamları Esas alınmalıdır!
Öncelikle KESK olarak 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin yıllardır biriken yüzlerce
sorunu orta yerde dururken sadece bir kaç başlığı içeren üstelik vaat niteliğini aşmayan bir
yaklaşımın "Toplu Sözleşme teklifi" gibi sunulmasını kınıyoruz.
Maaş artışı teklifinden başlayacak olursak. Siyasal iktidarın “İşçiyi, memuru, asgari
ücretliyi, emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” söylemi artık hepimize bıkkınlık vermiştir.
Defalarca altını çizdik. Bu ülkenin emekçi sınıflarını, dar gelirli vatandaşlarını ezen Ali
Cengiz oyunları ile takla attırılan TÜİK enflasyonu yani resmi enflasyon değildir. Bu
ülkede hiç kimsenin neredeyse siyasal iktidarın talimatları ile belirlenir hale gelen resmi
enflasyon verilerine, yine işsizlik verilerine güveni kalmamıştır. Bizleri yıllardır ezim,
ezim ezen sokakta, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayatın gerçek enflasyonudur.
Buna rağmen tüm emekçi kesimler yıllardır hedeflenen resmi enflasyon verilerinin temel
alındığı maaş artışları ile daha fazla yoksullaştırılmış, reel geliri eritilmiştir. Üstelik Yeni
Ekonomi Program, Orta Vadeli Mali Program gibi programlarla-planlarla ilan edilen hedeflenen
enflasyon rakamları daha üç beş ay geçmeden “revize edilmiştir”. Ancak bizim aldığımız
maaşlar-ücretler “revize edilmediği” için reel gelirimiz erimeye devam etmiştir.
Bu erimeyi çarptırılmış, takla attırılmış TÜİK verilerinde görmek artık mümkün değildir.
Bunun yerine yaşadığımız gerçek hayat pahalılığını yansıtan döviz ve altın fiyatlarına,
açlık ve yoksulluk sınırı verilerine bakmak yeterlidir.
·
2012’de başlanan Toplu Sözleşme sürecinden bugüne aradan geçen 9 yılda ortalama
kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 450 dolar azalmıştır.
·
Yine son dokuz yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı %216 artarken en düşük maaşta
yaşanan artış %174’te kalmıştır.
·
Son beş yılda ortalama maaşla alınan çeyrek altın sayısı 6,5 adet azalmıştır.
·
Yine en düşük maaş ile alınan dolar son iki yılda 84 dolar azalmıştır.
·
Son iki yılda asgari ücret %40 artarken kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış
%29,85 ‘te kalmıştır.
·
Son iki yılda temel tüketim maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış %70'i aşmıştır.
Değerli Basın Emekçileri,
Ücretler Belirlenirken Yoksulluk Sınırı Esas alınmalıdır!
Biz KESK olarak maaş artışlarımız konusunda en başından beri bu verilerden, 4 kişilik
bir ailenin insan onurunun gerektirdiği zorunlu ihtiyaçları karşılayabilmesi için yapması
gereken harcama düzeyi olan Yoksulluk Sınırını esas aldık. Tekliflerimizi “Hiçbir Kamu
Emekçisi Hanesi Yoksulluk Sınırı Altında Kalmasın” diyerek hazırladık.
Yıllardır yoksulluk sınırında yaşanan artış ile maaşlarımızda yaşanan artış arasındaki makas
açıldı. Dolayısıyla toplu sözleşme dönemlerinde istediğimiz maaş artışı oranı da her yıl biraz
daha arttı. Sadece son iki yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı %38,6 artarken kamu
emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış %29,85 ‘te kalmıştır.
Buradan hareketle bu dönem teklifimizde eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu
emekçisinin eline geçen tutarın eş, çocuk, kira, yakacak, ulaştırma, yemek, ikramiye gibi
kalemlerle Haziran itibari ile 9.332 TL olan 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını
temel aldık.
Eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu emekçisinin eline geçen tutarın söz
konusu yardımlar ve ikramiye ile birlikte 2022 Ocak itibari ile 10 bin TL’ye çıkarılmasını teklif
ettik. Buna göre tüm kamu emekçilerinin maaşlarının yardım, ikramiye kalemlerinin dışında
%43,5 artırılmasını talep ettik.
Geçmişte yoksulluk sınırındaki artışı, maaşlarımızdaki reel erimeyi görmeyen hatta KESK’in
maaş artışı tekliflerini ‘abartılı’ bulanlar bu dönem bizim maaş artışı teklifimize yakın artışlar
teklif etmiştir.
Peki, bu dönem ne oldu da diğer konfederasyonların maaş-ücret artışı teklifleri KESK’in
teklifine bu kadar yakınlaştı?
KESK olarak bizim teklifimiz açısından bir şey değişmemiştir. Çünkü biz her dönem
olduğu gibi bu dönemde yine aynı temel noktadan yani “Hiçbir Kamu Emekçisi Hanesi
Yoksulluk Sınırı Altında Kalmasın” noktasından hareket ettik. Ancak diğer konfederasyonlar için bir şeylerin değiştiğini söyleyebiliriz.
2018 yılından itibaren daha fazla hissedilen, pandemi sürecinde daha fazla derinleşen kriz tüm
kamu emekçilerinin reel gelirini çok daha hızlı eritmiştir. Dolayısıyla hangi sendikanın üyesi
olursa olsun tüm kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı kayıp daha net görünür hale gelmiştir.
Yaşadığı kayıpların giderilmesini isteyen kamu emekçilerinin haklı beklentisi daha birkaç yıl
öncesine kadar hükümetin teklifinde yaptığı buçuklu artışları bile “tarihi başarı” olarak
gösterenlerin bu dönemki tekliflerini yükseltmeye mecbur bırakmıştır.
Değerli Basın Emekçileri
Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir.
Bilin ki bu dönem diğer konfederasyonların özellikle maaş artışı tekliflerinde KESK’in
teklifine yakın rakamlar sunar pozisyona gelmesi sizin tabandan yarattığınız baskının
eseridir.
Ancak bu yeterli değildir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem toplu sözleşme
sürecinin de hayal kırıklığı ile bitmemesi hangi sendikanın üyesi olursanız olun sizlerin
elindedir.
Aslolan, ekonomik, sosyal, özlük haklarımızda yaşadığımız kayıpların doruk noktasına
çıktığı bu kritik dönemde taleplerimiz için birlikte birleşik bir mücadelenin
büyütülmesidir.
Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve
emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile
alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.
Biz KESK olarak her zaman olduğu gibi bugün de bir emek örgütü olmanın gereğini yerine
getirmek için,
Kamu emekçilerinin, emekliklerin ortak hak ve çıkarlarını savunmak için üzerimize
düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.
Bunun için ayrım yapmaksızın hepinizi İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli
İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu
Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık
Sistemi için Tüm Konfederasyonları, Kamu emekçilerinin birlikte ortak mücadele
etmeye, omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”