“İsrail’i sevmediğim gibi DEAŞ’ı da sevmem”

Haber: Şeref Kahraman - Kayseri polisinin yaptığı başarılı operasyonda yakalanan ve tutuklanan Irak’ta bir çok şehrin sözde emiri iddia edilen Suphi Huveytli ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanık, “DEAŞ’ın emiri olmadım, İsrail’i sevmediğim gibi DEAŞ’ı da sevmem” dedi.

Savcılık iddianamesinde 19 Eylül’de Kayseri Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Ekipleri tarafından DEAŞ Terör Örgütünün eylem ve faaliyetlerinin tespit edilmesine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında Terör Örgütü adına faaliyet yürüttüğü  tespit edilen Suphi Huveytli ve A.A.Y. gözaltına alındı. Tutuklanan şüpheli Suphi Huveytli hakkında DEAŞ üyesi olduğu, Ebu Mohammed kod adını kullandığı, Ali isimli kardeşinin zorla DEAŞ’a kattığı, ilk olarak El Kaide’ye katıldığı, DEAŞ’ın Cezira mektebi isimli kampında eğitim aldığı, örgüt içerisinde silah temin etme görevi olduğu, Musul, Telafer, Sincar gibi bölgelerde DEAŞ emiri olduğu iddia edildi. Tutuksuz A.A.Y. hakkında ise cep telefonunda DEAŞ ile ilgili dijital materyaller ve diğer sanığın ifadeleri doğrultusunda DEAŞ ile bağlantısı olduğu ifade edildi. Ayrıca 2013’te Irak polisi tarafından yakalanan Suphi Huveyt’linin kaldığı Mükafahatİrhab cezaevinin DEAŞ’lılar tarafından basıldığı, DEAŞ’lı teröristlerin cezaevini basması sırasında açılan ateşte yaralanan ve cesetlerin altında kalarak kurtulduğu belirtildi.

Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tutuklu sanık Suphi Huveytli ve tutuksuz sanık Alaa Abdulkerim Y. ile avukatlar hazır bulundu.

İşçi, evli, 2 çocuk babası olan ve koltuk değneği ile duruşmaya katılan tutuklu sanık Suphi Huveytli, “Oğlumun adı Mohammed’dir, kod adı kullanmadım, Benim oğlum 14 yaşındadır, neden oğluma söylemeyeyim de kardeşime DEAŞ’a katılmasını söyleyeyim. Öyle bir durum olmadı, kardeşim Ali Musul’da uçaktan atılan bomba ile araçtayken öldü. DEAŞ’lılara ait Cezira mektebi denilen kampa katılmadım, Irak’ta cezaevine konuldum, 25 gün kaldım, tuvalet temizlerdim, orada beni dövdüler, silahla ayağımdan yaralandım. DEAŞ’ın emiri olmadım, İsrail’i sevmediğim gibi DEAŞ’ı da sevmem, silah temin etmedim. Irak’ta olaylar oldu, Suriye’ye geçtim, 4 yıl yaşadım, 4-5 defa Türkiye’ye gelmek istedim, ayağımdan dolayı geçemedim. 6-7 ay önce de Türkiye’ye kaçak yollarla girdim. Hastalığım var, suçsuzum, tahliyemi istiyorum” diye konuştu.

Sanığın avukatı da, müvekkilinin Kayseri’de Kızılay’dan yardım aldığını, çocuklarının OSB’de bin 200 TL’ye çalıştığını, DEAŞ emiri olsa parasız olamayacağını, sanığın suçsuz olduğunu ifade etti.

Tutuksuz sanık Alaa Abdulkerim Y. de “Irak’ta bekçilik, inşaatlık yapıyordum. DEAŞ şehre baskın yaptı, sürekli evlerimizi basıyordu, bizler de Suriye’ye kaçtık, oradan da kaçakçılar paramızı çaldılar, parasız kaldım, orada çalıştım, biraz biriktirdikten sonra Türkiye’ye girdim. Kardeşim Mohammed DEAŞ’lıydı, sonra haberi geldi, Irak’ta ölmüş. Suphi dayımın oğlu olur, aramız iyi değil, 2011’de kız kardeşim vefat etti, cenazeye gelmediler, aramız bozuldu, bana iftira atıyor” dedi.

Savcı, eksikliklerin giderilmesini, sanığın suçun vasıf ve mahiyeti, kaçma şüphesi gerekçesiyle tutukluluk halinin devamını talep etti.

Mahkeme heyeti, verdiği ara kararda Emniyet’e müzekkere yazarak, sanık Suphi ile ilgili DEAŞ bağlantısı olup olmadığının araştırılmasına, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı Şubat’a erteledi.