Ankara Barosu Başkanı: Kanunun Verdiği Yetkiyi Kullandık

Cumhuriyet’ten İpek Özbey’e konuşan Sağkan, Diyanet İşleri başkanının bir kamu görevlisi olarak beyanlarını sunarken yasalarla bağlı olması gerektiğinin altını çizerek, Erbaş’ın ifadelerinin ‘nefret söylemi’ olduğunu, bu sebeple TCK’nın 216’ncı maddesi 2’nci fıkrası kapsamında suç teşkil ettiğini düşündüğünü ilave etti.

Sağkan şöyle konuştu: “Diyanet İşleri başkanının çok açıkça toplumun belirli bir kesimini ötekileştirmesi, ayrımcılık uygulaması, hedef göstermesidir. Bu kişilerin hastalık taşıdığı ve kuşakları çürüttüğü söylemi nefret söylemidir.”

Erbaş’ın ifadelerine yönelik açıklamalarının Avukatlık Kanunu’nun 95’inci maddesine dayandığını belirten Sağkan, bu maddenin ‘barolara açıkça yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü korumak, yine insan haklarını korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmayı’ görev olarak yüklediğini belirtti.

Başsavcılığın kendileri hakkında soruşturma başlattığını hatırlatan baro başkanı, soruşturmaya izin verecek merci olan Adalet Bakanlığı’nın, başsavcılığın başvurusundan önce Ankara Barosu aleyhine açıklama yaparak tarafsızlığını yitirdiğini ifade etti.

Sağkan, “Bağımsız yargı olsaydı cumhuriyet başsavcılığı soruşturma başlatmazdı. Ancak yargının bağımsızlığını yitirdiği şu ortamda hakkımızda bir dava açılabilir, çıkar savunmamızı yaparız” dedi.

Ne olmuştu?

Erbaş Ankara Hacı Bayram Camii’nde temsili cuma namazında şunları söylemişti: “İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan gayrı meşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi ‘zina’ olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte hareket edelim.”

Ankara Barosu yönetimi ise Erbaş’ın bu söylemine tepki göstermiş, açıklamalarında şu ifadelere yer vermişlerdi: “Kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır.”

Bunun üzerine Ankara başsavcılığı, baro yöneticileri hakkında soruşturma başlatmış, soruşturmanın Türk Ceza Kanunu’nun 216’ncı maddesindeki ‘halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçu’ndan resen başlatıldığı belirtilmişti.

Diyanet İşleri Başkanlığı da daha sonra ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’, ‘nefret ve ayırımcılık’ ve ‘hakaret’ suçlarından aynı savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.

Diken