şişli escort -
escorts
مواقع مراهنات ギャンブル مواقع مراهنات مواقع مراهنات çocuk bornozu çocuk bornozu مواقع مراهنات смотреть порно онлайн ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル ギャンブル المواقع المثيرة deneme pornosu çeken siteler
Bugun...

KESK Dönem Sözcüsü:Tis Sözleşmesini Kabul Etmiyoruz

KESK Dönem Sözcüsü Zeynep Vural, Toplu iş sözleşme dönemine dönük hükümetin zam teklifini reddettiklerini belirterek, "Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Güvenceli İstihdam-Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret ve tüm taleplerin hayat bulması için Gerçek Bir Toplu Pazarlık Hakkı için birlikte mücadele etmeye, yeni bir satış sözleşmesine izin vermemek için yan yana, omuz omuza olmaya davet ediyoruz." Dedi.
facebook-paylas
 Tarih: 21-08-2019 09:21:27

KESK Dönem Sözcüsü:Tis Sözleşmesini Kabul Etmiyoruz
Eğitim Sen Kayseri Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Zeynep Vural'ın konuya ilişkin yaptığı açıklamanın tamamını yayınlıyoruz: 1 Ağustos tarihinde başlayan “toplu sözleşme” görüşmelerinde Kamu İşveren Heyeti, 2020-2021 yıllarını kapsayan döneme ilişkin teklifini açıklamıştır. Söz konusu teklife göre 2020 yılının ilk altı ayı için %3,5, ikinci altı ayı için %3, 2021 yılının ilk altı ayı için %3 ikinci altı ayı için %2,5 gibi tüm maaş zammı oranları ile 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emeklisi ile açıkça alay etmiştir. Daha sonra, bir gece vakti yandaş konfederasyon Genel Başkanı ile görüşen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Kamu İşvereni adına yeni tekliflerini sunmuştur. Buna göre maaş artış oranları toplamda sadece %2 artırılarak, 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3 + %3 olarak revize edilmiştir. Söz konusu teklifte sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, gelir vergisi ve ek gösterge adaletsizliğine son verilmesi bir yıl önceki seçimlerde verilen 3.600 ek gösterge sözünün gereğinin yerine getirilmesi, maaşların insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi başta olmak üzere kamu emekçilerinin temel talepleri bir kez daha görmezden gelinmiştir. Deyim yerinde ise dağ fare bile doğurmamıştır. Hükümet temsilcileri TÜİK tarafından açıklanan rakamlara elbette inanabilir. Ancak sokaktaki vatandaşın bu rakamlara inanmadığı tüm kamuoyunun malumudur. Çünkü vatandaş TÜİK verilerini değil mutfakta, çarşıda, pazarda yaşadığı gerçek enflasyonu temel almaktadır; bu gerçek enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı rakamlar arasındaki uçurumu, satın alma gücünün her gün düştüğünü, gelirinin eridiğini görmektedir. Hükümet açlık sınırının 2.100, yoksulluk sınırının 6.800 TL’yi aştığı, emekçi kesimlerin yaşadığı gerçek enflasyonun %30’ları bulduğu koşullarda toplam 5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine, aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmektedir. Sadece maaş artışları konusunda değil, kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlarda da hiçbir çözüm sunmayan teklif, “toplu sözleşme” olarak yutturulmak istenmektedir. Öte yandan hükümetin kamu emekçilerine, işçilere bir bütün olarak emekçi kesimlere karşı bu kadar pervasız olması birden bire ortaya çıkan, yeni bir durum değildir. Devlet eli ile verilen kamu hizmetleri alanı gittikçe daraltılmış, eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetleri piyasalaştırılmıştır. Maliyeti düşük tutma adına istihdamı parçalı hale getirme politikası tüm kamu hizmetleri alanına yansımıştır. Kamu emekçilerinin sözleşmeli, geçici sözleşmeli, ücretli gibi farklı adlar altındaki güvencesiz istihdamı sürmektedir. Kamuda kadrolu personel alımı durma noktasına gelmiştir. Buna karşın sözleşmeli istihdamda olağanüstü bir artış yaşanmaktadır. Diğer taraftan bugün kamu görevine alınmada, görevde yükselmede KPSS ve yazılı sınavlar işlevsiz hale getirilmiştir. Torpilin, kayırmanın, siyasal kadrolaşmanın kapsı sonuna kadar açılmış, kariyer ve liyakat ilkeleri tamamen ortadan kaldırılmıştır. BU aşamaları geçebilen adaylar ise Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması ile üçüncü bir elemeye tabi tutulmaktadır. Emeği, emekçileri yok sayan tutum 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile çok daha acımasız bir hâl almıştır. İki yıllık OHAL döneminde çıkarılan KHK’larla emekçiler haklarını kullanamaz hale getirilmiştir. Söz konusu KHK’ların yasalaştırılması ile kağıt üstünde kaldırılan OHAL düzeni Türkiye’de ne yazık ki kalıcı hale getirilmiştir. Dolayısıyla hem emeğin haklarını yok sayan bu mevcut düzene hem de emeğin saflarına ‘Truva atı’ olarak yerleştirdikleri yandaş-besleme sendikacılığa sırtlarını dayayanların her geçen gün biraz daha pervasızlaşması kaçınılmazdır. Tüm bu süreç içerisinde ise doğal olmayan hakları ellerinden alınan, sefalet ve kölelik teklif edilen milyonların ortak çıkarları için bir araya gelememesidir. Dünya şairi Nazım Hikmet’in tam 72 yıl önce yazdığı “açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak, kabahat senin, demeye de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!” dizelerinde tarif edilen durumu yaşamaya devam etmemizdir. Evet, bu ülkenin tüm değerlerini üretenler olmamıza rağmen bize sefalet ve kölelik reva görülüp üstüne bir de dalga geçiliyorsa kabahatin çoğu ortak çıkarları için bir araya gelemeyen hepimizindir. Yıllardır sermayenin, patronların bir dediğini iki etmeyenler, Hazinenin ‘kefen parası’ olarak tabir edilen İhtiyaç Akçesine kadar halkın tüm kaynaklarını sermayenin emrine sunanlar; sıra işçiye, kamu emekçisine, asgari ücretliye, emekliye gelince ‘kaynak yok’, ‘ hepimiz aynı gemideyiz’ nutukları atmaya devam etmektedir. KESK olarak, toplamda beş milyonluk geniş bir kesimin beşte birini üye yaptığı için kendini “yetkili” zannedenleri uyarıyoruz! Bugün böbürlendiğiniz noktalara nasıl geldiğinizi, sırtınızı nerelere dayadığınızı, mevcut anti-demokratik yasalardan, gerçek, evrensel toplu pazarlık sisteminden uzak, köhne sistemden nasıl nemalandığınızı dünya âlem biliyor. Ne kadar ‘tarihi başarı’ nutukları atarsanız atın bugüne kadar danışıklı dövüş oyunlarından sonra imzaladığınız mutabakatların bedelini kendi üyeleriniz de dahil beş milyon kamu emekçisi ve emekli ödemiştir. Hiçbir kamu emekçisinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır. Dolayısıyla hiç kimsenin bizlere sefalet artış oranları dayatan, temel hiçbir sorununu çözmeyen, aksine hepimizle alay eden bu teklifi kabul ettirmeye YETKİSİ yoktur. YETKİ BİZLERİNDİR! Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Güvenceli İstihdam-Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret ve tüm taleplerin hayat bulması için Gerçek Bir Toplu Pazarlık Hakkı için birlikte mücadele etmeye, yeni bir satış sözleşmesine izin vermemek için yan yana, omuz omuza olmaya davet ediyoruz.
Etiketler

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER EĞİTİM Haberleri
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  HABER ARŞİVİ
  HAVA DURUMU
  NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
  HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI