Hiper (yüksek) enflasyon dönemlerinde borç faizi sabit ise bu durum borçlu lehinedir. Sabit faizli borcun ödemesi değişken faizli borç ödemesine nazaran nispeten daha kolaydır.
2017 yılında Kamu borç stokunun yüzde 40'ı sabit faizli Türk Lirası senetlerden oluşmakta iken sonraki dönemlerde bu oran hızla düşüş göstermiş ve 2021 yılında yüzde 16 düzeyinde gerçekleşmiştir Diğer bir ifadeyle Hazine borç stokunun kalan yüzde 84 gibi önemli bir kısmı dövizli ve TÜFE 'ye endeksli senetlerden yani döviz kuru ve enflasyon arttıkça borç stoku da artmaktadır. Bu kadar yüksek bir oranın sürdürülebilir bir durum olmadığını söylemeliyiz.
Hazine'nin 2019 yılında borç stoku 1,3 trilyon TL iken 2021 yılı sonunda yani 2 yılda 2 kat artarak 2.7 trilyon TL seviyesine çıkmıştır. Bu oldukça yüksek bir artış olarak kabul görmektedir.
2021 yılı itibariyle Hazine, borç (iç ve dış) olarak anapara ve faizleri toplamı 515,6 milyar TL ödeme yapmıştır. Bununla beraber 464 milyar TL yeni borçlanmaya gitmiştir.
2022 yılı Şubat ayında Hazinenin 93 milyar TL (28 milyar TL anapara 32,5 milyar TL faiz olmak üzere toplam 60,5 milyar TL iç borç ve 32,5 milyar TL dış borç) borç ödemesi yapacaktır. Bu arada 32,5 milyar TL iç borç faiz rakamı rekor denilecek bir seviyededir.
Mart 2022 ayında ise 59 milyar TL borç ödemesi bulunmaktadır.
Faiz ödemeleri her ay farklılık göstermektedir. Nitekim piyasa faiz - enflasyon oranları, kurları (döviz cinsi iç borçlanma) her ay değişmektedir.
Sonuç olarak 2022 yılında Hazineyi, gerek döviz ve gerekse enflasyona (TÜFE) dayalı borçlanmaya bağlı olarak anapara ve faiz ödemeleri hususunda zor bir dönem bekliyor diyebiliriz.