Beklenmedik Bir Olay Karşısında Duygularınızı Anlamakla Zorlandığınız Oldu mu?

Uzmanların, karşılaştığınız olaylar ve içinde bulunduğunuz bir takım durumlar karşısında neler hissedilebileceğine dair açıklamalarından esinlenip psikolojik durumunuzu anlama/tanımlama arayışınız, kendi duygularınıza bir isim koyma çabanız oluyor mu?
İnsan adlı canlılar oluşumuz nedeniyle hepimiz buna benzer zamanlar yaşamışızdır.
Yaşamımızın tehdit altında olduğu bir alandayken kafa karışıklığına düşmemiz ve ona karşılık gelen bilgiye ihtiyaç duyuşumuz, insanın belirsizlik ve anlamsızlığın yarattığı rahatsızlıktan kurtulmak amacıyla girdiği hallere bir örnektir.
Açıklamaların ışığında aydınlanmak, kendimizi güvenilir açıklamalara yaslayarak tanımaya ve tanımlamaya yönelmek, güvende hissetmemize yardımcı unsurlardan biridir.
Ne zaman kendimizi ne yapacağımızı bilmez bir halde bulsak tutunacak bir bilinen/bilgi ararız.

Açıklamalar değerli, anlam arayışına yardımcı olsa da şablon gibi bütün durumlara ve kişilere uyan bir tanımlama pek mümkün değil.
Bu nedenle öncelikli olarak kendi iç dünyamızla tanışmamız önemlidir. Kendini anlama ve tanıma gayreti olan bireyin dış dünyayı tanıyıp anlaması daha kolaydır.

‘Ben ne hissediyor ve yaşıyorum’ sorusunun cevabını kendi içimize bakarak aradığımızda kendimize özgü ihtiyaçlarımızı bulabiliriz.
Duygularımız, içinde bulunduğumuz andaki anlamlandırmalarımızla ilişkilidir ve gerektiği için değil, kendiliğinden geldiği için yaşanırlar.
Ortak duygu/ lar vardır ancak zorlamakla gelen duygu/ lar yoktur.
Duygularımız aslında hem yaranın hem merhemin ifadesidir.
Öncelikli ihtiyaçlarımızı duygularımızın bilgisiyle anlayabiliriz.
Şu an kafamız karışık ve işin içinden çıkılamayacak zamanlarda bile duygularımız ihtiyaçlarımızı fark etmemize yardımcıdır. Kimi zaman hareket etmemiz için itici olur kimi zaman da oturup dinlenmemiz gerektiğini hatırlatırlar.

Duygularımızdaki iniş ve çıkışlar tıpkı kalbin atışını gösteren ekran görüntüsünde olduğu gibi, yaşadığımızın, hayatta olduğumuzun başlıca göstergesidir.
Bir duygu hiç bir zaman saatlerce, günlerce aynı seviyede kalmaz. Örneğin mutluluk duygusu hiç bir zaman sürekli değildir. Ancak duygulara dikkat ettiğimizde iyileşme ve iyileştirme yönünde aktığını görebiliriz.
Çünkü hepimizin ortak ihtiyacı iyi, sağlıklı ve olumlu durumlarda olmaktır.