Baracak Hussein Obama Birleşik Devletlerin 44. Başkanı olarak seçildiğinde ülke tarihindeki ilk siyahi liderdi. Kuşkusuz 2008 seçim sürecinde Birleşik Devletlerin bütün siyahileri olmak üzere tüm dışlanmış ve ötekileştirilmiş aydınları, düşünürleri, yazarları, gazetecileri, oyuncuları, sanatçıları… Herkes çok heyecanlanmış, Obama’nın seçimi kazanması halinde Birleşik Devletler ’de hümanist bir yaşam hakim olacağına inanıyorlardı.
Baracak Hussein Obama 4 yıl arayla toplamda 8 yıl yönettiği Birleşik Devletlerin kendi halklarında ve müttefik ülkelerindeki ne geri kalmışlığı, ne de insanlık dışı kapitalist/emperyalist kan emici merkezi politikalarını yok edememişti. Sistemin adeta siyahi bir temsilcisi olmaktan da hiç utanç duymamış, kendi iktidarında Birleşik Devletler başta olmak üzere müttefik ülkeleri ile Orta Doğu ülkelerindeki zulüm de sona ermemişti.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu 14 Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandı. Alevi inancına mensup olması ile ‘Türkiye’nin Siyahisi’ olarak tanımlanan Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanması sonrası tıpkı Birleşik Devletler’de olduğu gibi Türkiye’de de dışlanmış ve ötekileştirilmiş aydınlar, düşünürleri, yazarları, gazetecileri, oyuncuları, sanatçılar ile Aleviler ve Kürtler büyük heyecan duymaya başladı. Yalnızca bunlarla sınırlı değildi büyük heyecan. Haksızlığa uğramış muhafazakarlar ile yine Sinan Ateş cinayetinin aydınlatılamamasından sonra adaletsizlikle mücadele eden Milliyetçiler de heyecana ortak oldu. Sol, sosyalist, devrimci parti ve yapılara mensup tüm siyahilerin Kılıçdaroğlu etrafında toplandığı bir siyasal ortamı yaşıyor Türkiye.
13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu gittiği her ortamda, ‘Halkın Umudu Kılıçadaroğlu’ sloganları ile karşılanıyor. 21 yıllık AKP iktidarının devlet ve millet içinde yaratmış olduğu ağır tahribatın tamir edilebilmesinin modellerini anlatmaya devam eden Kılıçdaroğlu’na sistemin değiştirilmesi çağrıları yapılırken, buna vurgu yapamıyor olması dikkat çekiyor.
Bugünkü siyasal düzlemdeki tıkanmışlık ülkenin her alanında derin tahribat doğurmuşsa bunun tedavisi salt ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Dönüş’ ile mümkün görünmüyor.
Başkanlık sistemi, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi adı ile de biliniyor. 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan bu sistemde, yürütme yetkisi ve görevi, cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Tarifiyle meşrulaştı. 2018 9 Temmuz öncesine gittiğimizde yaşanan siyasal sistemin Türkiye’nin dışlanmışları üzerindeki etkisi akıllara getirildiğinde ne demek istediğim daha net anlaşılabilir.
‘Halkın Umudu Kılıçadaroğlu’ peki, Kılıçdaroğlu Siyahilere Umut Olacak mı?
Mevcut sistemin ülkenin gidişatındaki olumsuz etkisiyle bir önceki sistemin olumsuz etkilerinin masaya yatırıldıktan sonra geçmişin aynısını yeniden mi yaşatacak biz siyahilere, yoksa siyahilerin özgürlük haykırışlarına cevap veren bir yeni sistemin kapılarını mı aralayacak? Bunun cevabı salt Kılıçdaroğlu'na oy vermekle değil, uğradığımız tüm hak, hukuk ve adaletsizlikleri seçmen olarak dile getirmemizden geçiyor. Çünkü bu sıralar halk siyasetin önünde geleceğe koşuyor. Siyasiler artık anlamalı halkın yaşadıklarını, taleplerini ve buna dönük adım atmaları gerektiğini.
Yeni bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edelim derken yalnızca siyasilerin oturduğu bir masada inşa edilmesin yeni bir Türkiye. Halkın da oturduğu bir masada gelecek aydınlatılsın.