Tweet |
Haber: Şeref Kahraman - Kayseri Baro Başkanlığı’nı temsilen açıklama yapan Baro Başkanı Av. Cavit Dursun, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşecek adli yıl açılış törenine katılmayacağını açıkladı.
Kayseri Barosu Başkanlığını temsilen sosyal medya hesabından açıklama yapan Kayseri Barosu Başkanı Av. Cavit Dursun Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2 Eylül'de gerçekleştirilecek Adli Yıl Açılış Töreni ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Dursun, “Her Baro bağımsız olup, katılıp katılmamak tamamen kendi takdirleridir. Bu hususu, kavga, kutuplaşma, ıstatistik, yaftalama ve ötekileştirme haline getirmemeliyiz. Samimi olarak yapılan, sorunlara çözüm bulma, uzlaşı ve diyalog kanallarının açık tutulmasını da öneriyor ve önemsiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayındaki Adli Yıl Açılış Törenine, Kayseri Barosu Başkanlığı Olarak Katılmayacaklarını ifade eden Dursun, şöyle konuştu: “Katılmama gerekçelerimiz, siyasi iktidardaki yargı, savunma ve hukuki konulardaki samimiyet yokluğu, sorunları kasten anlamama, oyalama taktikleri ve tam tersine, çok daha yeni ve büyük sorunlar oluşturma hususlarıdır. Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı en önemli değerlerimizdir. Hakim ve Savcılarımızın teminat ve bağımsızlığı ile; mevcutların bir kısmını kapatma ve kontenjanlari azaltma yerine, halen yurtsuz, akademisyensiz ve niteliksiz fakülteler açma; Yatay ve dikey geçişler, fark dersler, sınavsız girilen yerlere dahi denklik vb. hukuksuz uygulamalarla, yurtdışı kaynaklı ve ucu açık binlerce öğrenci, kontenjan ve niteliksiz mezunlar sorunu; Stajyer ve Genç Avukat meslektaşlarımızın geçim sıkıntısı ve işsizlikleri; yüzbinlerce ana, baba ve ailenin hayal kırıklığı ve çaresizliği; yaşlı meslektaşlarımızın emeklilik ve geçim sıkıntıları; 130.000'i aşkın hukukçuya rağmen, halihazırdaki 20.000 stajyer ve 102.000 öğrenciye rağmen, sözde kazanılmış hak iddialarıyla, yani 4 yıl sonrasına sınav avuntusuna rağmen, her açıdan Bakanlığa bağlı, 5 yıl kıdem şartlı, yazılı sınavlı ve mülakatlı, imtiyazlı, sözde ve zorunlu arabuluculuk sistemini, hukuka aykırı olarak kurma ve genişletme; sözde alternatif ve paralel, grrcekte ise zorunlu yargımsı yapı oluşturma çabaları; DMK'daki açık yasağa rağmen, hukuka aykırı yöntemlerle, uzlaştırmanın özellikle hukukçu olmayanlara da açılması; bu kadar hukuk fakültesine, kontenjana ve hukukçuya rağmen, idari yargı hakimliğinin herkese açılıp, KHK'yla sınırsız hale getirilmesi; CMK ücretlerindeki açık hukuksuzluk; fikir ve düşünce hürriyetine yönelik sınırlamalar; yargının erk olarak görülmemesi; hak arama ve dava açmadaki aşırı masraf ve harçlar; adil yargılama ve savunma hakkı üzerindeki engellemeler; yargı üzerindeki siyasi ve bürokratik baskılar, yargıyı baskı altına çabaları, Cimer-bimer uygulamasının amacından tamamen çıkıp, yargı üzerinde baskı oluşturmaya dönüşmesi; hukuk devleti yerine, polis devleti kurma uygulamaları; Yargı mensuplarının, bir kısım kotuniyetli medya saldırı ve uygulamalarına karşı sahipsiz bırakılması; Hakimlik ve savcılık sınav ve mülakatlarındaki şaibe ve sıkıntılar, yargıya güven ve saygı sorunu, yargı üzerinde ve içindeki siyaset, cemaat ve tarikat etkinliği hususları; sahadaki mesleki, hukuksal ve yargısal binlerce sorunların çözümüne yönelik olarak, yargı reformu taslağındaki samimiyetsizlik, oyalama ve tam tersi eylemler ve kararlar, en önemli göstergeler olup, her biri ayrı bir turnusol kağıdı gibidir. Ancak bu durumu, yeni bir polemik ve ayrıştırma malzemesi olarak kullanmayı, resmi yazılar yazmayı ve basına duyurmayı da uygun bulmuyoruz. Zaten aynı gün, Kayseri 'de, çok geniş katılımlı adli yıl açılış törenimiz yapılacaktır. Gerçek ve samimi manada, Adalet, hak ve yargının sorunlarının çözülmesi temennilerinin gerçekleşebilmesi için, toplumdaki her kesimin emek, çaba, özveri ve inancına ihtiyacımız bulunmaktadır. Siyasî irade ve devlet yöneticilerinin, Yargı erkinin eşitler arasında birinci erk olduğuna, Kuvvetler Ayrılığı, Hukukun Üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkelerine, adalet, liyakat, Savunma ve eşitlik kavramlarına ve evrensel yargı kurallarına inanmaları ve saygı göstermeleri şarttır. Cumhuriyet Savcısı, Avukat ve Hakimlerimizin ise, aynı yolun yolcusu ve hizmetkarları olduklarını unutmadan, hukukun tüm evrensel ilkelerini benimseyerek, karşılıklı saygı ve meslek kurallarına tam bir inanmışlık ve adanmışlıkla, beşer olan hiçbir şeyin önünde eğilmeden, korkmadan ve çekinmeden görevlerini ifa etmeleri gerekmektedir. Tüm Hukukçuların hiçbir menfaat, makam, ikbal, siyasi görüş, güç, tarikat, cemaat ve mezhepsel konu, grup ve subjektif hususlara bakmadan ve takılmadan, sadece ve sadece evrensel ve mesleksel adalet, savunma ve yargı ilkelerine inanmaları ve bu uğurda yılmadan, usanmadan ve cesaretle mücadele etmeleri, en temel kural ve ilkemiz olmalıdır. Tüm insanlarımız, kendileri ya da grupları için değil, herkes için evrensel ve ilkesel adalet anlayışını benimsemeli ve istemelidir. Toplumun tüm katmanlarının adalet, savunma, eşitlik ve hukuk ihtiyacını en üst perdeden talep etmesi gerekmektedir. Uzun tarihimiz sonrasında, 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz, evrensel hukuk ilkelerini kabul etmiş, milli hasletimiz olan adalet, hak ve ahlak bilincine, insanlık tarihinin evrensel hukuk ilkelerini ve kurumlarını da eklemiştir. Evrensel, milli ve dini tüm hukuk, yargı, savunma ve adalet ilke ve değerlerimize ve özellikle vatandaşlık bilincine ve hukukuna sahip çıkmalı, birleştirmeli ve uygulamalıyız. Ancak ve ancak bu şekilde, milli birlik ve beraberliğimizi, ülkemizi, millet ve insan olarak varlığımızı, hukuki güvenlik ve huzurumuzu koruyabilir ve sağlayabiliriz. Devletimize, Cumhuriyetimize, Cumhuriyetin kurucu değerlerine, Kuvvetler ayrılığına ve Evrensel hukuk İlkelerine sahip çıkmaktan başka yolumuz ve çaremiz yoktur.”