şişli escort -
escorts
ギャンブル
Bugun...
SON DAKİKA

İnsan, İnsan Olduğunu Unutmamalı

 Tarih: 11-10-2024 11:39:00
Sevgi Keske

İnsan “inanmak” ister.

Herhangi bir söyleme, duruma, kişiye veya olaya inanmaya başlamak ve inandığımız şeyin doğruluğuna dair kanıtlar bulmak bize iyi hissettirir.

Gerçeklerin çarpıtılması veya doğru olmayan bir şeye inanmamız/inandırılmamız bizi yalancı bir dünyaya çeker.

Ruhsal travmalar bizim en inanmış, en saf, en kırılgan zamanlarımızdayken uğradığımız hayal kırıklıkları ve zedelenmelerle oluşur.

Hata dediğimiz şey kendi iç ve dış gerçeğimize uymayan, yanlış bir inanca dayanarak ve yanılmış olarak yapıp ettiklerimizdir.

Bu yüzden hayatımıza veya ilişkilerimize dair ciddi bir karar almamız gereken zamanlarda ruhsal dünyamızın durumunu gözden geçirmekte fayda var.

Özellikle zor zamanlarımızı ve inanmaya olan doğal meylimizi kötüye kullananlarla karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu günümüzde, kendi sınırlarımızı koruma konusunda maalesef her zamankinden daha çok dikkatli olmamız gerekiyor.

Çözmekte zorlandığımız bir sorun yaşamaktayken, hassas ve kırılgan dönemlerimizdeyken yanlış karar ve hata ihtimali yükselir. Bu durumlarda yanlışı görmeye ve kendi kendimizi koruyup kollamaya gücümüz yetmeyebilir.

 

Bu durumdayken iyiliğimiz için fikrinden faydalanabileceğimiz olgunlukta duyarlı, sorumluluk alabilen sağlıklı yetişkin mantığıyla düşünüp davranabilen kişi veya çevre desteğinden mahrum olabiliriz.

Toplumsal yozlaşmanın ve kıyaslamanın arttığı günümüzde insanlar maalesef başka birilerinin zorlanmasından keyif çıkarabilmekteyken güvenilir profesyonellerden yardım almak elzem hale gelmektedir.

Evrensel insani değerleri hafife alan, çarpık bir ahlâk anlayışıyla kişisel sınırları hiçe sayan, başka insanları ve diğer canlıları değersizleştiren, yargılayan, istismar eden, alay etmeyi eğlenmek sananların gittikçe çoğaldığı bu zamanda hepimizin ihtiyacı güvenilir akıl, güvenilir alanlar ve güvenilir toplumdur.

En yakınlarının sapık emelleri uğruna canından olan çocuk haberleriyle kaynayan gündemde ilkel benliğin asma kesme fantezilerinin ötesinde bir akıl fikir üreyebilir mi?

Güvenliğin öncelikli ihtiyaç haline geldiği her ortam her canlı için ciddi stres kaynağıdır.

İyilik, güzellik ve doğruluk üzerine uzun uzun konuşanların sözleri ve yaptıkları arasında tutarlılık aramaktan ileri gidemiyor, her geçen gün fiziksel ve ruhsal sağlığımızı daha da çok korumak zorunda kalıyorsak toplum ve onun bireyleri olarak ciddi bir sarsıntının içindeyiz demektir.

İnsan “inanmak” ister.

Herhangi bir söyleme, duruma, kişiye veya olaya inanmış olmak ve inandığın şeyin doğru olduğunu bilmek güvenlidir, umudu besler ve geleceğe dair olumlu beklentiyi arttırır.

Hayat içindeki sayısız rollerimizi, diğer varlıklarla ilk karşılaşmalarımızdaki deneyimlerimizden öğrendiklerimizle oluşan inançlarımız doğrultusunda benimser veya benimsemeyiz.

Duygu düşünce ve davranışlarımız ne zaman neye neden nasıl ve ne kadar inandığımızdan etkilenir. Bunun devamında hayata ve diğer varlıklara yönelik algılarımız, tavrımız ve tutumlarımız gerçekleşir.

Bunları kendimizle ve diğerleriyle kurduğumuz ilişkilerde olup bitenleri objektif bir gözle gözlemleyerek görebilir, neyi neden yaptığımızı fark edebiliriz.

İnandığımız durum ile buna dair içsel-dışsal söylem ve eylemler birbiriyle tutarlı ise inancımızın içinde güvenle kalabiliriz. Bu durumda inancımızın gerçekliğini sorgulamaya gerek duymayız.

Ancak tutarsızlık kafa karıştırır. Bize güvensiz bir ortam içinde olduğumuz sinyalini verir. Bu durumda şüphe, bizi inandıklarımızın gerçekliğini sorgulamaya iter. Şüphe devam ettikçe derinleşen bir girdaba dönüştükçe ruh sağlığı tehdit altındadır.

Gerçekte olmayana (yalana) maruz kaldıkça, şüphe duydukça içimize ve dışımızdaki gerçekliklere yönelik algılarımız da benliğimizi koruyan, sağlıklı ve dengede kalmamızı sağlayan psikolojik savunma mekanizmalarımız da bozulmaya başlar.

Savunma mekanizmalarımızın bozulması doğru düşünmemizin ve psikolojik sağlığımızın bozulmasıdır aynı zamanda.

Benliğimizin savunma mekanizmaları çok erken çocukluk yaşlarında yapılanmaya başlar. Bu yaş dönemlerinde gerçekleşen bağlantı kopuklukları kalıcı psikolojik patoloji riski taşır.

Yetişkin yaşlarda oluşan bozulmalar genellikle fark edilebilirdir ve düzeltilmesi daha kolaydır.

Kendimize veya dış dünyaya dair söylem ve eylemlerin doğruluğuna inanmakla inanmamak arasında kaldığımız her durum yorucu ve sıkıntılıdır.

Sadece bu nedenler bile insanlar olarak kendimize, birbirimize ve dünya üzerindeki varlıklara karşı pozitif olmak/davranmakla ilgili sorumluluklarımızı hatırlatıyor.

İyilik ve kötülük arasında bir seçim yapmak gerektiğinde iyi ve doğru olanı seçme sorumluluğunu almak bazen çok zorlayıcı olabilir.

Bana göre yalancılığın beşiği kolaycılıktır. Zor olandan kaçtıkça yalancı bir gerçek algısı boynumuza dolanır.

Sevgiyle

  Bu yazı 1944 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI