Tweet |
AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin Yeni Birlik Gazetesi Ankara Temsilcisi Neşe Berber’e beyanat verdi.
AK Parti erken seçim için ne söyleyebilirsiniz çok konuşulur oldu?
Erken seçim hikayesi özellikle muhalefet tarafından dillendiriliyor ben de açıkçası şaşırıyorum. Seçim atmosferi olmayan bir ortamda bunu dillendirmek de çok garip. Zaten bunu dillendirenler, vatandaş tarafından da doğrusu çok eleştiriliyor. Sebebine gelince; geçtiğimiz yıllarda o kadar çok seçim yapıldı ki, millet seçim yorgunu artık. Bu kadar sıkıntılı bir ortamda koronavirüs ile mücadele ederken ‘Bu ne seçimi? Bu nereden çıktı? Daha yeni çıkmadık mı seçimden? 2 sene önce zaten seçim oldu’ diyorlar. ‘Yine ne seçim’ diye herkes soruyor, sorar.
AK Parti açısından bakıldığı zaman Milliyetçi Hareket Partisi ile kurulmuş bir Cumhur İttifakı var. Çok iyi çalışan adeta saat gibi işleyen bir ittifak. AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi böyle bir ortamda neden seçime gitsin ki? Önünde pürüzsüz 3 yıl var, bu 3 yıl içerisinde istediği her şeyi yapma imkanı varken niye gitsin? Yani o kadar çok gidilmemesi için sebep var ki. ‘Gidilsin’ diyenler herhalde biraz güvensizlik oluşsun, biraz bu tartışılsın, belki de biraz da gündem o tarafa kaysın istiyorlar.
Özellikle büyükşehirlerde yerel yönetimlerle ilgili farklılık oldu mu bu seçimden sonra? Nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Değişim var mı?
Biz seçimlerde adaylarımızın yaklaşık yüzde 60'ını zaten yenilemiştik. Yeni arkadaşlardan oluşuyordu. Bizim genel merkez olarak bir takip sürecimiz başladı, bir sistem kurduk. Bütün belediyelerimizde ne var ne yok hepsini görme imkanımız var. Ayrıca bölge toplantıları yaparak bu bölgelerdeki tüm belediyelerimizi bir araya getirdik.
Şimdi de tek tek, şehir şehir gezip arkadaşlarımız seçim öncesinde ne demişler? Şimdi ne yapıyorlar, mali disiplini sağlamışlar mı? Kurumsal yapıyı güçlendirmişler mi? Vatandaşla ilişkisi nasıl? Halkla ilişkileri nasıl? Bunları hep sorguluyoruz.
Ayrıca anketler yaptırıyoruz, orada da bunları görme imkanımız oluyor. Şu anda Türkiye'de 1389 belediye var 796'sı AK Partili belediyemiz, ilçe bazında direkt vatandaşa hitap eden nüfus oranı yüzde 56-57 gibi. Yani Türkiye genelinde AK Partili belediyeler hizmete devam ediyor. Böyle olunca vatandaş seçtikten sonra, ‘seçime kadar emin bir vaziyette AK Partili belediyeye teslim ettim, hizmet ederler’ diye düşünürken; bizim de bütün belediyeleri gözden geçirmek gibi yükümlülüğümüz var. Vatandaş belediyelerde birebir ne olduğunu ne bittiğini takip edemez ama biz onlar namına biz denetliyoruz.
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla kurulan takip sisteminde bir taraftan personel durumuna bakıyoruz. Bir taraftan mali yapısına bakıyoruz, bir taraftan da projelerine ve hizmetlerine bakıyoruz. Bir de bizim için en önemli şey; belediye başkanımız manifesto kurallarına uyuyor mu, uymuyor mu? Etik kurallara uyuyor mu, uymuyor mu? Bunları da sonuna kadar takip edeceğiz.
Birçok partinin aslında belediyeler sonu olmuştur. Anavatan Partisi bir tarihte tüm Türkiye'de bütün belediyelere hâkim oldu ama seçim geldiğinde tümünü kaybetti neredeyse. SHP gibi bir sol parti vardı o zaman CHP, SHP, DSP diyebileceğimiz sol partili belediyeler 89 seçimlerinde iş başına geldi o zamanlar ama 94’te neredeyse tamamını kaybettiler yani kendi partilerini de mahvettiler. Mesela İSKİ Skandalı CHP gibi bir partiyi perişan etmiştir, bocalatmıştır.
Bize bakıldığında ise genelde bizim misyonumuzda arkadaşlar 94 ile iş başına geldiler ve 2004 ile birlikte AK Partili belediyeler çoğunluğu elde ettiler. Objektif bakıldığı zaman hizmet ile dolu yıllar başladı. Şehirlerin alt yapısının yapıldığı, üst yapısında gelişmelerin olduğu, şehirlerin markalaştığı hatta amiyane tabirle şehirlerin elinin yüzünün açığa çıktığı dönemler başladı.
Belediyeler çok önemli biliyorsunuz, partinin iktidarda kalmasında ana unsur değil mi belediyeler?
Yani o açıdan bakıldığında biraz önce de söyledim yolsuzluklar dosyaları, skandallar zinciri CHP 'yi perişan etmiştir. Vatandaş birçok şehri onlarca sene bunlara teslim etmemiştir.
İstanbul, Ankara, İzmir'i de koyalım, şimdi CHP'nin eline geçti. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Seçim öncesinde değişik bir algı operasyonu vardı. Doğrusu o algıda vatandaş böyle bir tercihte buldu, saygı duyarız hayırlı olsun, güzel işler yapsınlar diye de tabii ki temennide bulunduk. Nihayetinde bu milletin bir parçasıyız, buradaki vatandaş takımının da bir bireyiyiz. Ne kadar güzel işler yapılırsa bizim buna sevinmek gibi bir güzelliğimiz var. CHP'lilerin eleştirileri gibi her yapılan iyi de olsa kötü diye bağırmayız öyle bir şey yok ama orada öyle bir bağırma var. Bu açıdan olan güzel işlerin hepsini de destekliyoruz. Kesinlikle bunun altını çizeyim.
Mesela ‘İstanbul’da lüks, şatafat var’ demişlerdi. Hatırlarsınız bir araba hikayesi vardı. ‘İstanbul'da 700 araba fazla’ diyorlardı şimdi binlerce araba kiraladılar, ihalelerdeki fiyatlar eskisini kat kat geçti.
Ankara’da ‘Melih Gökçek çok borçlanırdı’ diyorlardı. ‘Bizim kaynaklarımız Ankara’ya yeterdi, artardı’ diyorlardı. Şimdi her bir meclis toplantısında borçlanma yetkisi istiyorlar. Meclis üyelerimiz makul olan borçlanmalarda hep olumlu oy kullandı. ‘Allah sizin elinize düşürmesin’ vs. ağlamalarla devam ediyorlar. Olanları sessizce izliyoruz.
Doğrusu CHP belediyeleri çok başarısız ve çok kötü işler yapıyorlar. Tüm enerjilerini algı operasyonuna harcadıklarını görüyoruz. Ancak haklarını yemeyelim; birkaç tane de heykel yaptılar. Bütün işleri algı üzerine kurulu.
Pursaklar Belediye Başkanımız anlatıyor; Ramazan’da pandemi dönemi, bir haber yayılmıştı. Güya Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün pazarcıların malını almış fakir fukaraya dağıtmış. Sonra da çekmişler kameraya hatta sosyal medyada da yayınlatmışlardı. Belediye Başkanımız olayın aslı ise bambaşka diyor; Büyükşehirden gelmiş on - on beş kişi ellerinde kameralar falan. Sermişler ortaya bir bez. Bir kasa domates, on kilo soğan, beş kilo patates dökmüşler ortaya. Tabii bedava olunca vatandaş kapışmış. Arkasından algı operasyonu, “Bütün pazarcıların mallarını Ankara Büyükşehir Belediyesi satın aldı”, sevsinler sizi. Bütün iş, bu algıyla devam ediyor ama algı bir yere kadar. Vatandaş bir süre sonra sorar: ‘Ankara'da yapılacak onca iş var, bunlar niye yapılmadı’ diye.
Özetle söyleyecek olursak; CHPli belediyeler hem çok beceriksizler hem iş yapma kabiliyetleri yok hem de iyi niyetli değiller.
Şehirleri gezmeye başladınız, gittiğiniz yerlerde neler yapıyorsunuz?
O kadar çok gidilmesi için sebep var ki. Belediye başkanlarımızın seçim öncesi vaatleri var. Bu vaatlerini ne derece gerçekleştirdiklerini yerinde kontrol ediyoruz.
Ayrıca kamuoyu anketleri var. Bunları kendileriyle paylaşmak amacıyla şehirlerimize gidiyoruz. Daha yeni başladık arkadaşlar iyi niyetli sonucu da iyi olacaktır. Ama bazı projeleri ‘yapmayın’ dediğimizde oluyor. Mesela kocaman bir belediye binası çizmiş ‘sakın ha’ diyoruz, ‘Türkiye'nin böyle büyük kamu binalarına ihtiyacı yok, bunu hizmete dönüştürün’ diyoruz. ‘İdare edin, güçlendirin ve binadaki sorunları, sıkıntıları giderin’ diyoruz. Eğer alt geçit, üst geçit planlamışlarsa; ‘Ulaşım master planınız var mı?’ diye soruyoruz.
AK Parti'nin "yerel yönetimler yasa taslağı"nın detaylarından biraz bahseder misiniz?
Sayın Cumhurbaşkanımız, Belediye Başkanları ile toplantısında yerel yönetimler reformu ile ilgili müjdeyi vermişti. Çalışmamızı tamamladık. En kısa sürede MYK'da sunumu yapıp Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşlerine sunacağız. Sadece Cumhur İttifakı olarak değil diğer partilerin de yasa teklifine destek vereceğine inanıyorum.
Daha evvel bununla ilgili açıklama da yapmıştık. Özetle ifade edeyim; bu çalışma pek çok il, ilçe, belde belediye başkanı arkadaşımla, mevzuat bilgisi sahip bürokratlarla, ilgili akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle birlikte hazırlandık. Bir oldu bitti değil; tam manasıyla ortak akıl, istişare kültürüne dayalı bir fikir teatisi var. Bu bakımdan ortaya çıkan taslak sorunlara çare niteliğinde.
Örneğin, belediyeler arası yetki karmaşası ortadan kalkıyor. Yani vatandaşımıza hizmetin kesintisiz ulaşabilmesi için büyükşehir ve ilçeleri arasındaki yetki karmaşasını ortadan kaldırıyoruz. Herkesin görev alanını kalın çizgilerle çiziyor, sorumluluklarını net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Bir de düzenleme ile vatandaşlarımıza daha iyi hizmet edebilmek için belediyelerimizin gelirlerini artırmayı hedefliyoruz. Herhangi ilave bir kalem çıkarmadan, kaynakların doğru kanalize olmasını, etkili kullanabilmesini sağlayacağız. Her şey vatandaşlarımız için.