Tweet |
BDDK, TBB, TÜİK, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı verileri kullanılarak yapılan analizde özellikle Haziran sonrası ucuzlatılan ve genişletilen ve yıllık 1 trilyon TL’yi aşan kredi genişlemesinin kredi dönüşlerinde yaratacağı sorunlara dikkat çekildi. Pandemi nedeniyle geri ödemelerde sağlanan toleransın sonuna gelindiği ve bankaların yeni yılda borçlu firmaları sıkıştıracağı; çok sayıda iflas, el değiştirmenin gündeme gelebileceğine işaret edildi.
"2018 ortalarından beri yaşanan küçülme, AKP rejiminin kredi musluklarını açmasıyla ve genişlemeci para politikalarıyla hafifletilmeye çalışıldı" denilen raporda, "Hem şirketlerin hem tüketicilerin krediye erişimi, özellikle kamu bankaları kullanılarak erişimi kolaylaştırılan kredi kullanımı özendirildi ve bu sayede ekonominin daha sert daralması önlenmek istendi. 2020 yılında GSYH’de ya yüzde 1 dolayında bir küçülme olacak ya da ekonomi küçülmeden, belki de yüzde 1 büyüyerek yılı bitirmiş görünecek" ifadelerine yer verildi.
Analizde şu noktalara vurgu yapıldı:
*Genişlemeci para politikası, bir ölçüde hedefe ulaşmaya yaradı ama geriye hem şirketler hem tüketiciler kesiminde borçluluk hızla arttı ve kredilerin geri dönüşü ile ilgili endişeler de çoğalmaya başladı.
*Pandemi gerekçesiyle, yeniden yapılandırılan krediler, tahsili gecikmesine rağmen süresi uzatılan takipteki krediler ile “top çevrildi” ama 2021, alacaklıların kapıya dayanacağı, borçluların uykularının kaçacağı bir yıl olmaya aday.
*Sadece son 12 ayda kredi hacminin yüzde 40’ın üstünde artırıldığı görülüyor. Yurtiçi krediler 8 Aralık itibariyle 3,7 trilyon liraya yükseldi. 2019 sonlarında 2,6 trilyon lira olan kredi stoku 1,1 trilyon TL lira arttı.
*Sektörel olarak bakıldığında miktarsal artışta ilk sıra tüketici kredileri ya da “bireysel krediler”de. Tüketici kredileri 12 ayda yüzde 46 arttı ve 260 milyar TL daha kredi kullanıldı.
*Tekstil, metal ana ve gıda sektörlerinin ilk 3 sırayı aldığı son yılın 254 milyar TL’lik taze kredi kullanımında inşaat girdisi üreten alt dal ile otomotivin her bir alt dalı 20 milyar TL’nin üstünde kredi kullandılar. Bunları, rafineri, kimya ve kauçuk alt sektörleri izledi. Çiftçilerin kredi borcu da 120 milyar TL’yi geçmiş durumda.
*Zamanında ödenmediği için takibe alınan krediler Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre Ekim sonunda 166 milyar TL’ye yaklaştı. Tahsili gecikmiş alacaklar 2019 yılı sonunda toplam kredilerin yüzde 5,7’si iken 2020 Ekim ayında yüzde 4,5’e geriledi. Ancak batık kredi oranındaki bu gerilemenin altında, bankaların donuk alacaklarına ilişkin 90 gün olan asgari gecikme süresinin, salgına karşı alınan önlemler kapsamında 31 Aralık 2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere 180 güne çıkarılmış olması, ve bu önlemin yenilenerek 31 Haziran 2021’e kadar uzatılması, taksit öteleme ve yeniden yapılandırma uygulamaları yatıyor.
*Bu tolerans, takibe düşmesi muhtemel kredileri henüz batık göstermiyor. 2021’de aynı durumun devam mı edeceği yoksa 90 gün uygulamasına geri mi dönüleceği henüz bilinmiyor. Bu, sadece batığı makyajlamak gibi okunabilir.
*Bundan sonra pandemi bitene kadar gelirler düşük, buna karşılık kredi desteği pek olamayacak. Bu durumda şirketler kendi başlarının çaresine nasıl bakacaklar? Sahiplerinin, ortaklarının şirkete sermaye koyması, olmadı küçülmeye gitmesi, yeni ortaklıklar kurması ya da şirketi satması, kısaca yeniden yapılanması, daha önce kriz, daralma dönemlerinde deneyimlenmiş davranışlar.
*Kısacası, reel sektör için, en sancılı süreç başlıyor. Bu süreçte devlet şirketler için yönlendirici ve yol gösterici olursa sancı azalır, süre kısalır, dönüşümün maliyeti de düşer. Tersi, sert yaprak dökümleri olur.
(BirGün Gazetesi)