Tweet |
Hayatlarımız için sözleşmeden vazgeçmiyoruz diyen Kayseri Kadın Platformu üyesi Sevil Erucu "Hepimiz biliyoruz ki pandemi süreciyle de birlikte kadınların ve çocukların yaşadığı eşitsizlik giderek allıyor. Tablo bizler için gittikçe vahim bir hal alırken, ne yazık ki elimizdeki haklarımıza da göz dikildi.11 Mayıs 2011'de İstanbul Sözleşmesi adıyla bilinen 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi' hakkında 20 Mart 2021 günü gece yarısı Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilme kararı verildi. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Uluslar arası Sözleşmenin sona erdirilmesi yoluna gidilse de, Anayasanın 104. Maddesi uyarınca yasama yetkisine ilişkin konularda ve temel hak ve özgürlükler hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi düzenlenemez. Bunun hukuksuz bir yaptırım olduğunu biliyoruz! Bu sebeple Danıştay'a yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açıldı. Ancak ne yazık ki Danıştay 10. Dairesi tarafından 29 Haziran'da, yani iki gün önce 2ye karşı 3 oyla yürütmeyi durdurma talebinin reddine karar verildi.
Cumhurbaşkanlığı idari işler başkanlığı hukuk ve mevzuat Genel müdürlüğü tarafından dava dosyasına sunulan cevap dilekçesinde İstanbul sözleşmesinden çıkış gerekçesi olarak hiçbir açıklama yapılmazken Düzenlemenin mahiyeti gereği yada Cumhurbaşkanı'nın Devletin baş sıfatıyla yaptığı ve devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işletmelerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu iddia edildi. İstanbul Sözleşmesi devletin hangi yüksek menfaatine aykırılık teşkil etmektedir. Bu ülkede her gün ölümle ve şiddetin her haliyle yüz yüze bırakılan kadınlar, hayatlarının ilk çağlarında istismarla yüz yüze kalan çocuklar bu devletin hangi menfaati tehlikeye sokmaktadır. Bu dilekçede verilen cevap bu ülkenin kadınları ve çocukları bizim umurumuzda değil” fikrinin açık ilanıdır. Yine savunma dilekçesinde sözleşmenin eksiklik yaratmayacağı iddia edilmişse de, "Ülkemizde kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik anayasal ve yasal düzenlemelerin hiçbir biçimde uygulanmadığını, devletin en üst makamı da dahil olmak üzere her kademesinde, sürekli olarak kadınlarla erkeklerin eşit olmadığı propagandasının yapıldığım biliyoruz. BU propaganda nedeniyle her gün en az üç kadın öldürülmektedir. Biz bu zamana kadar olan pratik tutumun ve kadın düşmanı politikaların sonuçlarını her gün canımızla ,hayıtımızla, çocuğumuzla geleceğimizle ödüyoruz. Fakat bundan sonra böyle devam etmesine izin vermeyeceğiz. Danıştay tarafından bir an önce yapılan itiraz değerlendirilmeli ve yürütmeyi durdurma kararı verilmelidir. Bu karar, telafisi imkansız zararlar meydana getirecektir. Hayatlarımız için sözleşmeden vazgeçmiyoruz" ifadelerini kullandı.
"SÖZLEŞME BİZİM VAZEÇMİYORUZ"
2020'de öldürülen kadın sayısının 300 olduğunu belirten Kayseri Kadın Platformu üyesi Sevil Erucü "Son günlerde ülke gündemine düşen kadın ve çocuk istismarı haberlerindeki artış çarpıcı boyutlardadır. Bu süreçte yaşanan kötü olaylar kadınların ve çocukların yaşamaya mahkûm bırakıldığı karanlık dünyayı gözler önüne sermektedir! Daha geçtiğimiz günlerde yaşanan Elmalı Davasındaki ihmaller zinciri hepimizin kanını dondurmuştur. Adli Tıp tarafından doğrulanan çocukların çizdiği resimler ile istismarı çok açık bir biçimde ortaya koymalarına rağmen, yargılama süreci failleri neredeyse ödüllendirmektedir. Maalesef ki aynı tabloyla birçok çocuğun istismarı davasında ve kadına yönelik şiddet davalarında karşılaşıyoruz. Çocukları istismara karşı korumakla ülkeleri yükümlü kılan İstanbul sözleşmesinden çekilmekle ne hedeflenmektedir? Daha kaç çocuğun, kaç kadının hayatı hiçe sayılacak. Türkiye, her ne kadar çocuk haklarına dair uluslar arası antlaşmaları imzalayan taraf devletler arasında bulunsa da, Türk Ceza Kanunu'nda gerekli hükümleri yer alsa da ne yazık ki gerekli yükümlülükleri ve tedbirleri uygulama noktasında pek çok sorun karşımızda durmaktadır. öyle ki, son yıllarda tırmanışa geçen ve pandemi sürecinde daha da artan çocuğa karşı cinsel şiddet ve suiistimaller, çocuk yaşta evlilikler bu duruma dair acil atılacak adımları yeniden önümüze koymaktadır. 2003'te öldürülen kadın Sayısı 83 iken, 2020'de öldürülen kadın sayısı 300 oldu. 2021yılının ilk 6 ayında ise 185 kadın öldürüldü. Kadın cinayetleri artık o kadar meşrulaştı ki giderek vahşileşti, kadınlar sokak ortasında fiziksel şiddete maruz bırakılarak, boğazı kesilerek, balkondan atılarak, çocuklarının gözleri önünde işkence yapılarak, yakılarak, üzerine beton dökülerek katledildiler. bunlar karşısında biz kadınlar İstanbul Sözleşmesini uygulatmayı boynumuzun borcu biliyoruz. Biz kadınlar cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çekilme kararının alındığı, çocuk istismarının, erken evlilik adıyla meşrulaştırma girişimlerinin arttığı, kadına ve çocuğa karşı baskı, şiddet ve istismarın yoğun biçimde devam ettiği ve birçok delile rağmen sanıkların skandal kararlarla tahliye edildiği bir dönemde, kadınların ve çocukların haklarına yönelik her türlü müdahaleye karşı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Çocuk istismarının meşrulaştırılması anlamına gelecek tüm uygulamaların karşısında olacağımız bilinmelidir. Cinsiyete dayalı eşitsizliğin giderilmesi için İstanbul Sözleşmesi hükümleri uygulanmalı ve imza altına alınan sözleşmelerin gerekleri hayata geçirilmelidir" diye konuştu.