şişli escort -
escorts
ギャンブル
Bugun...
SON DAKİKA

Kayseri Emek ve Demokrasi Platformu, 6 Şubat Depremini Unutmadı, Unutturmadı

Kayseri Emek ve Demokrasi Platformu, 6 Şubat felaketinin yıldönümünde depremde hayatını kaybedenleri unutmadı. Aradan geçen 1 yıla rağmen hala önlemlerin alınmadığına dikkat çeken Platform bileşenleri, insani ihtiyaçlara bölgede hala ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti.
facebook-paylas
 Tarih: 06-02-2024 16:34:31  -   Güncelleme: 06-02-2024 16:37:31

Kayseri Emek ve Demokrasi Platformu, 6 Şubat Depremini Unutmadı, Unutturmadı

Kayseri Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli 11 ili kapsayan ‘Asrın Felekati’nin yıldönümünde Cumhuriyet meydanında bir araya geldiler.

Platform adına açıklama yapan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Kayseri Temsilci Yardımcısı Halil Ceylan, deprem bölgesindeki eksiklerin bir an önce giderilmesi gerektiğine dikkat çektiği konuşmasında şunlara vurgu yaptı.  

Resmi verilere göre 50 binden fazla insanımızı yitirdiğimiz, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ise ağır hasar aldığı 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 6 Şubat 2023 Depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti.

Oldukça geniş bir coğrafyada etkili olan, can ve mal kaybının bu kadar büyük olduğu 6 Şubat depremlerinin, toplumsal bir travma olarak uzun yıllar etkisini sürdüreceği de bir gerçektir.

Böylesi sarsıcı bir afetin ardından beklenen ve de olması gereken hiç şüphesiz, bugüne kadar alınmamış tedbirlerin alınması için derhal harekete geçilmesi, güvenli ve sağlıklı yapılaşma için bilim çevrelerinin, meslek odalarının önerilerinin hayata geçirilmesidir. Ancak geride kalan 1 yıla dönüp bakıldığında ne yazık ki geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak ciddi bir çalışmanın yapıldığını söylemek pek mümkün olmamaktadır.

Şubat 2023 Depremlerinin tarihimizin en büyük depremlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu kadar büyük ve yaygın depremler karşısında kayıpları sıfıra indirmek belki mümkün olmayabilirdi fakat ortaya çıkan yıkımın ve kayıpların böylesi dehşet verici seviyelerde olmasının önüne geçmek pekâlâ mümkündü.

Ülkemiz yaşam alanlarının kırılganlığı açısından dünyada en olumsuz örneklerden birini oluşturmaktadır. Bir türlü gerekli adımlar atılmamaktadır.

Ülkemizde milat olarak kabul edilen Marmara depremlerinden buyana geçen 24 yıllık zaman diliminde atılan adımlar, yapılması gerekenlerin yanında son derece zayıf kalmıştır. Depreme hazırlık konusunda zafiyetler görmezden gelinmiş, sonuçta Şubat 2023 Depremlerinin büyüklüğü bahane edilerek yüzbinlerce konutun yıkımı veya ağır hasarlı hale gelmesi ilahi takdirle izah edilmiştir.

Afet sonrası arama-kurtarma, yardım ulaştırma, beslenme ve acil barınma ihtiyaçlarını karşılama çalışmalarında kamu gücünün sınıfta kaldığı, geçmiş depremlerden ders alınmadığı tüm kamuoyunun malumudur. Yurttaşlarımızın dayanışma bilinci ve gönüllü çalışmalarının büyük katkısıyla depremin ilk elden yaralarının sarılması konusunda eksiklikler giderilmeye çalışılmış olsa da afete müdahalenin devamındaki aşamalarında da kriz yönetilememiştir.

Depremlerin 1. yılını geride bırakırken depremin en çok etkilediği Antakya başta olmak üzere deprem bölgesinde barınma, beslenme, sağlık, hijyen, içme suyu, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlara yönelik sorunlar hala devam etmektedir.

Kısa vadede bitirilip teslim edilebilecek konut miktarı TOKİ verilerine göre 25 bin civarındadır. Bu durum siyasilerin geçen yıl verdikleri sözlerin veya ortaya koydukları hedef olan 650 bin konutun ancak %8’ine tekabül etmektedir.

Her büyük depremde olduğu gibi bu depremlerde de yaşanan yıkımın teknik nedenlerini 6 ana başlıkta sıralaya biliriz. Birincisi, Zayıf Zemin Koşulları, ikincisi Malzeme Zafiyetleri, üçüncüsü Konstrüktif Zafiyetler, dördüncüsü Yapı Düzensizliklerinin Yarattığı Hasarlar, beşincisi Sonradan Yapılan Bilinçsiz Tadilat ve Müdahaleler, altıncısı ise Yıpranmışlık ve Bakımsızlıktır. Bu sebeplerin birden fazlasının bir araya gelmesi hasar ve yıkım oranlarını artırmaktadır.

Ancak her depremde aynı sebeplerden dolayı can kayıpları ve yıkım ortaya çıkıyorsa ortada tüm bu teknik sorunların üstünde Sistemsel Zafiyetler var demektir ve siyasi irade bu sorumluluğu üstlenmekten ısrarla kaçınmaktadır. Sorumluluktan kaçınmak bir yana yapılaşma sistemini ve kültürünü değiştirmek için hiçbir anlamlı adım atmamaktadır.

Yapılması gereken mevcut yapı stokumuzdaki riskleri tespit edip yenilemek veya güçlendirmek ve ayrıca yeni bir yapılaşma düzeni getirmektir.

Sonuç olarak;

6 Şubat Depremleri coğrafyamızın tanık olduğu ilk büyük deprem olmadığı gibi son da olmayacaktır. Ne zaman nerede büyük bir depremin meydana geleceği bilinmemekle birlikte felakete dönüşmesini önlemek için ivedilikle hayata geçirilmesi gerekenler bellidir.

-          Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaattarını gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.   

-          Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Yani siyasi kadroların gösterişli faaliyetleri olma özelliğine sahip değildir. Dolayısıyla yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.

-          İmarda kural kuraldır. Merkezi ya da yerel siyasi/iktisadi aktörlerin çıkarlarına göre delinmemelidir.

-          Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmelidir.

-          Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır.

-          Yetkin mühendislik uygulaması muhakkak hayata geçirilmelidir.

Aradan bir yıl geçse de ne yasımız bitti. Ne acımız ne de öfkemiz dindi.

Bu ülkede onlarca deprem, yıkım, felaket yaşadık. Ama hepimiz biliyoruz ki bunlar yaşanmadan yıllar önce bilim insanları, meslek odaları defalarca kez uyarıda bulundu, raporalar hazırladı.    

Sadece bilim insanlarının, meslek odalarının değil, devletin hazırladığı resmi raporlarda da hep aynı şeylerin altı çizildi.

Hatırlayalım, on binlerce sayfalık o raporlarda ne denildi?

•          “Deprem öngörülemez, bilinemez bir doğa olayı değil. Bu ülkenin bir gerçeği” denildi.

•          “Deprem kaçınılmaz. Ancak depremin ağır sonuçlarından kaçınmak mümkün” denildi.

•          “Depremin ağır sonuçlarından kaçınmak için gerekli bilgimiz, insan kaynağımız, hukukumuz, kurumsal yapılarımız var. Yeter ki bunları işlevli hale getirelim, gecikmeden derhal önlem alalım” denildi.  

Oysa bir yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir. Ne de binalardır.

Bu büyük yıkımın tek sorumluluğu sadece kâr hırsıyla başı dönen, bu hırsı besleyen, büyütenlerdir. Denetim yapmaktan, etkili yaptırımlar uygulamaktan, süreçleri kurallara uygun yürütmekten aciz bir hukuk sistemi inşa eden ve bu sistemi her gün yeniden yeniden üreten, hukuksuzluktan beslenen köhne düzenin sahipleridir. Doğru kuralı koysa dahi imar afları gibi garabetlerle bunu bile işlemez hale getirenlerdir.

Kısacası 6 Şubat depremi ile yaşadığımız yıkımın asıl sorumlusu insanı ve emeği değersizleştirmeyi bir varoluş şekline dönüştüren, bunu da tüm topluma dayatmaya devam edenlerdir.

UNUTMADIK

•          Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık.

•          Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri “kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin” tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık.

•          Emek ve Demokrasi Güçleri olarak yüzlerce gönüllümüzle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, sadece bizim değil muhalefet partilerinin, STK’ların yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık.

•          Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık.

•          Halkın sorunlarına sahip çıkmayanlar, depremde kaybettiklerimizi anmayı yasaklıyor. Dün Malatya Valiliği tarafından açıklanan yasakları kınıyoruz.

Son söz olarak buradan depremzedeler başta olmak üzere tüm Kayseri halkına sesleniyoruz.

Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü,  

Bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü,

Ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü,

Haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzen bizim düzenimiz değildir.

Bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz.

6 Şubat Depremlerinde hayatını kaybeden yurttaşımızı bir kez daha saygıyla anıyor, aynı ihmaller nedeniyle bir daha aynı acıları yaşamamak için kaybedecek tek bir günümüzün bile olmadığını hatırlatıyoruz.


  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER SAĞLIK Haberleri
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  HABER ARŞİVİ
  HAVA DURUMU
  NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
  HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI