Yeni Ekonomi Kavramına Dair
Bundan 20 yıl önce, ekonomi değişecek, mevcut yöntemlerle ticaret yapılamayacak, bırakın ticareti hayat bile büyük dönüşümler geçirecek dediğimizde çok da inandırıcı olamamıştık.
Kendini aşmış, vizyon sahibi özel okullarımızda yapılan toplantılarda, öğrencilerimiz okulu bitirdiklerinde, şu anki mesleklerin birçoğu olmayacak, hayat gibi meslekler de büyük bir dijital dönüşümün içine girmiş durumda cümlelerini duyduğumuzda çok da anlam verememişti çoğu insan.
Girişimcilik ve internetten girişimcilik üzerine seminerler verdiğimizde, çoğu kişi belki de, giişimciliği boş adam işi gibi değerlendirmişti.
İşinizi internet tabanlı haline getirin, sanal müşterileriniz olsun, yüzünü görmediğiniz, ya da yüz yüze görüşmediğiniz müşteirlerinizin sayısını artırmadan, ticari hayatta başarılı olamazsınız sözleri çoğu kez ütopik gelmişti.
Bayilik kavramının sona ereceğini, herkesin ürüne doğrudan ulaşmak istediğini anlattığımızda, nasıl olacak diye bakanların sayısı oldukça fazlaydı.
Bayilerim küsmesin diye başka şirket kurarak internet üzerinden satış yapanlar da bilmiyordu ki, gün gelecek kendilerine de ihtiyaç olmayacaktı.
2000’li yılların başlarında, bir müşterimize aldığı hizmetle ilgili ödemeyi havale yapabilirsiniz dediğimizde, niye ki, sen Kayseri’de değil misin dediğinde verecek cevap bulamamıştık.
Faturayı gönder de ödemeni yapalım diyen, zarfın içine parayı hatta büyük altını bile koyup kargoya veren müşterilerden, havale masrafı olmayan bankayı tercih ederek 10 TL bile olsa ücreti bankacılık yoluyla göndermeyi tercih eden müşterilere giden yolculukta neler neler yaşadık?
Geçerken uğrasan da bizim bilgisayarda e-posta ayarlarını yapsan diyen bir müşterimiz, her gün Ankara’ya gittiğimizi düşünüyordu sanki. Çünkü kendi işyeri İncesu’daydı ve oraya ulaşmak için en az 1 saatlik bir zamanı ayırmak gerekirdi. Oysa oraya gitmeden de, oradaymış gibi işler yapılabilirdi. O zamanlar anlatmakta çok güçlük çekmiştik. Bugün ise şifreyi veriyorum, bir bakar mısın sorusuna oldukça aşinayız.
E-Fatura çıktığı zaman, ciro limitine girmeseniz bile e-faturaya geçin dediğimizde, ben böyle rahatım, kendi kontrolümde fatura kesebiliyorum diyen müşteriler, bugünlerde iyi ki e-faturaya geçmişiz, büyük kolaylıkmış diyorlar.
İşyerinde sunucu üzerinde çalışanlar, ofise girmenin veya gitmenin bile zorlaştığı, herkesin #evdekal çağrısı yaptığı günlerde, iyi ki bu yatırımı yapmışız diyorlar.
İşini internet üzerinden yönetenler, iletişim alt yapısını sağlam kuranlar, bugün daha avantajlılar.
Uçakların gidemediği yerlere, ışınlanmak bu kadar kolayken halen geleneksel ticarete devam edeceğim diye ısrar edenler, kara kara düşünüyor.
20 yıl önceden bugünle ilgili gelişmeler bize anlatıldı aslında. Netflixte yayınlanan filmlere bir bakalım. Bir daha bakalım ve şunu söyleyelim, inşallah önümüzdeki yıl da Zombiler gelmez. Zombiler gelirse ne yapacağız? İnşallah gelmez, duamız ve umudumuz hep bu yönde.
İnşallah tez zamanda, Dünya’nın başına musallat olan Corona veya Türkçeleştirilmiş haliyle Korona virüsünden de en kısa zamanda kurtuluruz. Yeniden normal hayata döneriz. Ama ya dönemezsek.
Ya zombiler de gelirse. Diyeceksiniz de, zombiler geldikten sonra ne alacağız, ne satacağız, nasıl ticaret yapacağız? İşte oturup, bunu düşünmek gerek.
Defalarca anlatıldı. Hiç oteli olmayan booking.com 2016 yılında 60 milyar dolar ciro yapmış.
Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook, hızla büyüyen mesajlaşma servisi WhatsApp'ı 19 milyar dolar (41 milyar 800 milyon lira) karşılığında satın alacağını duyurdu. Bu tutar Borsa İstanbul'un piyasa değeri açısından ilk 20 şirketinin bile üzerinde.
Codecanyon üzerinde web sitelerine tema yapıp satan bir firma, tek bir tema için 90.000 USD kazanmış. Dünya üzerinde hazır fotoğraf satışıyla ünlü stockphotos firmasının yıllık cirosunun milyar dolarlar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.
Google, Microsoft, Yandex ve diğerlerininkini hiç telaffuz bile etmiyorum. Bugün için bu firmaların hepsi iş yapmaya devam ediyor. Nerede olduklarının ve Dünya’ya ne olduğunun çok fazla önemi yok. Sadece internet erişiminde sorun yaşanırsa, belki sıkıntı yaşayabilirler ama elektriklerin 1 gün boyunca olmadığı zamanda bile hepimizin ilk işi telefonumuzun kalan piliyle emaillerimizi kontrol etmek oldu. Demek ki o şartlarda bile bu firmalar iş yaptı.
Alibaba geliyor Trendyol’u satın alıyor, ebay geliyor gittigidiyor’u satın alıyor. Acaba neden? Bu firmalar reel ticaretten çok mu kazanıyorlar? Yoksa elde edilen tüketici eğilimleri kıymetli olduğu için mi hazır bir sistemi satın alarak ilerlemeyi tercih ediyorlar.
Herkesin, Korona ne kadar daha sürecek? Okulların tatili uzatıldı, sınavlar ne olacak? Böyle giderse firmalar çok zor durumda kalacak, bunun için nasıl önlemler alınmalı denildiği dönemde, bu içerikte bir yazı bazı okuyucularımızdan farklı yorumlar alabilir. Alması beni sevindirir. En azından, karamsarlıktan, boş boş konuşmaktan, boş boş eleştirmekten, bu işin altında kesin başka bir şeyler var diyerek yorum yapmak dışında hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olur diye düşünüyorum.
Yeni ekonomiye adaptasyonu hızlandıracağı için de bu durumun bir fırsat olabileceği kanaatini taşıyanlardanım.
500 metrekare 2 katlı ofisi olan bir ajansla şu anda eşit şartlara sahibiz. Eskiden de öyle düşünüyorduk ama başkaları öyle düşünmüyordu. Ofise gelip, mobilyamızı süzen müşteriler gitti yerine, gerçekten de çözüm isteyen, hızlı çözüm isteyen, destek isteyen, en kısa zamanda destek üretmemizi bekleyen müşteriler geldi.
Kocaman kocaman mağazalar, depolara dönüşecek demiştik, bugün artık mağazalar boş ama depolar harıl harıl çalışıyor. Gelen siparişler hazırlanıyor.
Kargo firmaları bu durumda, kendini geliştirmesi gerekirken, lütfen şu özelliğin üzerindeki boyutta kargolarınızı bize vermeyin deme yolunu tercih ediyorlar ama unutulmamalı ki, eğer hızlı çözüm üretmezlerse, onların da alternatifleri mutlaka gelecektir. O zaman onlar da, yeni ekonominin şartlarına uymamış olmanın üzüntüsünü en derin şekilde yaşayacaklardır.
Peki sen yapıyorsun, bir program yazdın da binlerce sattın mı? Ya da senin milyon doların oldu mu? Diey soranlar da olabilir. Şu an yok ama inanıyorum ki, bir gün olacak. Çünkü bu değişime 10 yıl önceden adapte olduk ve biz zaten yıllardır uzaktan çalışabiliyoruz. İş bölümü yaparak, aramızdaki iletişimi kuvvetli tutarak, Dünya’nın ya da Türkiye’nin neresinde olursak olalım biraraya gelip Voltran’ı oluşturacak kültüre sahibiz ve bu doğrultuda da çalışmalarımızı yürütüyoruz. Mutlaka bizim de eksiklerimiz var ama bu tür olaylarla da onları da iyileştirerek yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz.
Özetle;
En kısa zamanda, zoom.us, web.tv, Microsoft Teams, VooV, Click Meeting üzerinde buluşmak dileğiyle, hepinize sağlıklı, mutlu, umutlu günler dilerim.
Hakan TOPUZOĞLU / E-Ticaret ve Sosyal Medya Uzmanı