Ahlak ve Adalet

Ahlakı bir cinsiyete, bir dine, bir ırka yada bir mezhebe yüklemek ahlaksızlığın dik alasıdır.

Ahlak, evrensel bir duygudur. Tüm dinler evrensel ahlak duygusunu arar. Tüm insanlar ahlak ve adalet ile sorumludur. 

Yüce dinimiz evrensel ahlakı ve adaleti tavsiye eder. 

Hiç kimse din içinden kendince ahlak ve adalet aramasın. İslam ahlakı ve adaleti diye bir konu ne Kuran'da ne de hadislerde geçer. Sadece adalet ve ahlak emredilir.

 Ahlak ve adalet İslam dininin getirdiği bir duygu değil bilakis aradığı ve tavsiye ettiği konudur. 

Allah hiç kimseyi kendi adına ahlak ve adalet tellalı yapmaz. Müslüman olmanın koşulu ahlaklı ve adil olmaktan geçer. 

Ahlak ve adalet ancak akıl ile ilintilidir. 

Kuran'da encok geçen konu, akıl, ahlak ve adalettir. 

Allah'ın sevdiği kul olmak ancak ahlaklı ve adaletli olmak ile mümkündür. 

Önemli olan senin Allah'ı ne kadar sevdiğin değil, Allah'ın seni ne kadar sevdiğidir.

Diyanet işleri başkanı dini kurallar diye ortada gezerken dini bir güç merkezi yapıp otorite olma peşindedir. 

Aslında dinin bir güç merkezi olmak gibi derdi yoktur. 

Yüce İslam peygamberi, peygamberlik ile onurlandırılmadan üstün ahlak ve adalet duyguları ile donatılmış, sevilen ve el emin diye bilinen bir insandı. Ve bu güzellikleri ile anlattıkları insanlar arasında kabul gördü. 
Peygamberimize en çokta ahlaksızlık ve adaletsizlik mağduru olan adalete ve ahlaka susamış insanlar inandı.

Ahlak ve adalet duyguları kuranla birlikte gelmedi. Yıkılmış olan ahlak ve adaleti yeniden tesis etmek için Kur'an indi ve peygamberimiz aracı kılındı.

Adalet ve ahlak insanla birlikte yaratıldı ve insan olmanın en önemli vasfı olarak duygularımıza nakşedildi. 

Hiç kimse Allah adına ne kanun koyabilir ne de ahlak kuralı icad edebilir. İşte siyasal İslam tam da bu konuda iflas etmektedir.