Kıssadan hisseyle AKP'nin TÜRGEV ve Ensar paniğine cevap verelim, ışık tutalım...
Muhtar eve Kaymakam, Vali, Emniyet Müdürü ve Mal Müdürü gibi ağır misafirlerden oluşan bir grubu yemeğe getirmiş.
Muhtarın hanımı köy usulü yer sofrasını hazırlamış, etler pilavlar çorbalar mükellef bir sofrayı siniye dizmiş, kendi kilolu haline de aldırış etmeden siniyi kucaklamış odaya girmiş, tam siniyi sofraya koyacakken arkası boşa gelip sesli bir şekilde yellenivermiş.
Muhtar çok fena utanmış, hadi ne yapsın şimdi zavallı muhtar, ağır misafirlere rezil olmuş, duymazdan gelse olacak gibi değil, öyle bir cayırtı ki aşağı mahalleyi ayağa kaldırır.
" Tuuuh tönümsüz kadın, oldu mu şu yaptığın, bu ne rezalet, terbiyesiz kadın" falan diye muhtar çıkışınca kadın da fena utanmış, bozulmuş, ulan ne desin, ne yapsın.
Artık daha fazla utanmaya katlanamayan kadın panikle savunmaya geçer.
" heeee ne var ki, sende bıldır (geçen sene) nacağın sapını kırmadın mı, diyerek kabahatini atlatmaya çalışmış.
Gelelim bu hikayeden AKP’ye kıssadan hisseye...
Sn Kemal Kılıçdaroğlu RTE ve yakını 200 kişinin kaçış planını ifşa ediyor, TÜRGEV ve Ensar vakıflarına nasıl paraların aktarıldığını açıklıyor.
AKP bir anda derin bir sessizliğe gömülüyor. Belli ki birileri, ulan konuşun cevap verin diye düğmeye basıyor ve cevaplar geliyor.
"Efendim bu FETÖ ağzı konuşmalar...
Türkiye ne zaman büyük şahlanış yapacak olsa bu Kılıçdaroğlu hep böyle yapar....
Kılıçdaroğlunu o makama getirenlere diyet ödüyor...
Yalan, sahtekar....
17-25 Aralık artıkları...
15 Temmuz’da biz kanımızı verdik" Falan filan, hetede tütede...
Vay arkadaş yav, Kemal Kılıçdaroğlu hesap numarası veriyor, alıcıyı ve göndereni söylüyor, isim isim açıklıyor. Rakamlar ortada. Yorgan kalkmış kabahat ortaya hem kokusu hem de görüntüsü ile dökülmüş.
Çıkın adam gibi konuşun, muhtarın karısı gibi bıldırın kırılan nacağına sarılmayın. Topu taca atmayın, minderden kaçmayın.