YRP Melikgazi Halkla İlişkiler Birim Başkanı Özkan’dan İlginç Benzetme

Özkan’ın açıklaması şu şekildedir:

“Dünya genelinde etkili olan ve 2.yılına giren pandemi sürecinin, dünya ülkeleri, ekonomileri ve toplumlar üzerinde ki yıkıcı etkilerinin azaltılmasına yönelik bütün devletler ve hükümetler önlem/destek paketleri hazırladılar.

Buna göre;

ABD – 2 Trilyon Dolar

Almanya – 825 Milyar Dolar

İngiltere – 430 Milyar Dolar

Fransa – 120 Milyar Dolar… Destek açıklamalarında bulundurlar.

Aynı dönemde ülkemizde açıklanan pandemi dönemi destek paketi rakamı ise maalesef 15 Milyar Dolar düzeyinde kaldı. Ülkeler arasında nakit harcama-gelir desteğinin açıklanan paketlerde ki oranına kıyaslandığında ise maalesef %11 ile ülkemiz son sıralarda yer aldı.

Hükümet, Türkiye’de ki toplam ekonomik desteklerin %89unu işletmelere, büyük şirketlere, bankalara (sermayeye sağlanan kolaylık) ayırırken, öte yandan ülkemiz G20 ülkeleri içerisinde ki en düşük gelir ve desteği veren, verilen desteğinde çoğunluğunu sermaye odaklı bölüştüren kararlar aldı. Aynı sermaye grupları 2020 yılı Ramazan Ayından sonra kredi destek paketleri sunarak kendi paramızla yine bizi borç altına alarak biraz daha fakirleşmemize sebep oldu.

Pandemi psikolojisi tüm dünyayı etkisi altına almışken, hükümetin aldığı yanlış kararlar ise Biz Bize Yeteriz kampanyası ile ortaya çıktı, Anadolu insanının İrfanına bir kere daha müracaat edildi. Her ihtiyaç halinde kapısı çalınan insanımız yine ne istedilerse verdi. Ancak bu durum bizi G-20 ülkelerinin içine değil, dünyanın en fakir ülkeleri listesine itti.

Artık ekonomimizle ilgili yapılan büyüme açıklamaları, alım gücü ile birlikte morali ve motivasyonu da düşmüş vatandaşta karşılık bulmamaktadır.

Hükümet, 18yıldır uyguladığı kredi, borç, faiz ve satmaya dayalı yanlış ekonomi politikalarına, pandemi süreciyle birlikte vatandaşı da dâhil etmiş, kamu- özel bankaları üzerinden alınan 6 ay ödemesiz veya bireysel başvurularla özel bankalardan alınan kredilerle borç batağına çekilmiştir.

Şimdi ise sürecin uzamasıyla birlikte vatandaş, hem vadesi gelen borçları ödeyemez olmuş, hem de ekonomik olarak eskisinden de daha sıkıntılı bir konuma gelmiştir.

 Geldiğimiz noktada ise, her ne kadar erken seçim söylemleri ısrarla reddedilip seçimlerin normal zamanında yapılacağı dillendirilse, vatandaş bir takım suni gündemlerle meşgul edilse de; Mızrak artık çuvalı delmektedir.

Milletin her zaman için en büyük gündeminin geçim derdi olduğu gerçeği ve ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılar göz önüne alınmalıdır. İnsanın aklı ile dalga geçen monolog yönetim anlayıştan vazgeçilmelidir.

Ülkemiz gol yemesin diye milletimiz can siper hane bir şekilde mücadele ederken, asıl sorumluluk alması gerekenler adına sorumluluk almaktadır. Vatandaşta artık takat kalmamış borç gırtlağa dayanmış ve tuzu kuru Hükümet Yetkililerini Defansa Çağırmaktalar.

Sahada edindiğimiz bilgiler ve tecrübeler bu açıklamayı yapmamıza sebep olmuştur. Aksi takdirde piyasalarda ki kaybolmuş güvenin, vatandaşta yitirilmiş özgüvenin, refah ve huzura duyulan özlemin biran önce giderilmesi için erken seçim bir tercih olmaktan çıkarak, zorunlu istikamet olmaya ve gündemde ki yerini korumaya devam edecektir.”