Salgına Karşı Önlemi Kim Alacak?

Pandemi sürecinde “Salgın böyle biter mi?”, “Kimse maske takmıyor!”, “Vatandaşlar dikkatsiz” vb. en sık duyduğumuz söylemler oluyor. Hepimiz en az bir defa bu söylemi kullanmışızdır. Sahi salgına karşı önlemi kim alacak?

Kayseri’de toplu taşıma araçlarındaki yüzde 50 doluluk oranı kaldırılalı çok oldu. Toplu taşımalarda özellikle yoğun mahallelerde vatandaş dip dibe hatta üst üste yolculuk ediyor. Ama “kimse maske takmıyor” denilip cezalar yazılıyor.

Kayseri’de hangi fabrikaların büyük çoğunluğunda pozitif vakalar görülmeye başlayalı çok oldu. Bazı büyük işletmelerde ise vaka sayıları oldukça fazlalaşıyor. İşçiler soyunma odasında yan yana kıyafet değiştirecek, aynı bantta yan yana çalışacak, sırf “üretim sürsün”, “salgını fırsata çevireceğiz” söylemleri ile işçilerin canı cehenneme denilecek sonra suç vatandaşa atılacak. Kâr hırsının üstü “vatandaş dikkatsiz” diye kapatılmak istenecek. 

Kayseri’de yapılan röportajlarda “vatandaş sizce önlem alıyor mu?” diye soruluyor. Soruyu tersten sormakta yarar var: “Sizce hükümet ve belediyeler önlem alıyor mu?”

Başta özel sektörde işçilerin ve emekçilerin yaşamı hiçe sayılıyor. Tabiri caizse işçiler kelle koltukta çalışıyor. Çünkü işçileri bir yanda işsizlik, diğer yanda ölüm bekliyor. Yapılan anketlerde “işçiler pandemi de işsizlik karşısında ölüme rağmen çalışmayı tercih etti” sonuçları çıkıyor.

Öte yandan “Vatandaşın evinde buzdolabı var. Satışlar arttı refah seviyemiz yükseldi” deniliyor ama buzdolabını üreten işçilerde vaka sayıları alıyor başını gidiyor. O buzdolabını kullanan vatandaş ise içini dolduramaz halde!

Enflasyon oranları, işsizlik rakamları, altın-euro-dolar artışı zaten zenginlerin ekmeğine yağ sürüyor. Zengin ile yoksul arasındaki makas giderek açılıyor. Zengin hep zenginliğine zenginlik katarken, yoksul yoksulluğuyla boğuşmaya devam ediyor.

Çünkü kapitalist üretim ilişkilerinin hâkim olduğu toplum düzeninde bu durum böyle devam edecek. Patronların sözcülüğünü yapan hükümet ve onun yerellerdeki temsilcileri belediyeler halkın halinden sadece sözde anlar.

Nitekim salgın süreci; artan yoksulluğu, ülkede değer verilenlerin kimler olduğunu bizlere açık gösterdi. Uzun sözün kısası, hükümet ve belediyeler öncelikli halkın ihtiyaçları doğrultusunda hareket edecek ve halkın sağlığını düşünerek önlem alacak.

Vatandaşın alacağı önlemin sınırı vardır. Vatandaşın dikkat edeceği, alacağı önlem “maske-mesafe hijyen” kurallarıyla sınırlı değil miydi? Vatandaş toplu taşıma da tıklım tıklım yolculuk ederken nasıl mesafesini koruyacak? Fabrikada mesafeye nasıl dikkat edecek? Esasen, salgın sürecinde bütçe yandaşa değil, halka ayrılacak. Bütün gerçekçi önlemler alındıktan sonra vatandaşa laf edilecek…